Odama geçip hızlıca üstümü değiştim. O kadar yorgundum ki bana eğlence çıktığı halde salona kadar gitmeye, tuhaf muhabbetler dinlemeye eriniyordum. Ama sonunda kendimi biraz toplayıp salona geçtim. Misafirlere hoş geldiniz dedim. Bu misafirler, yani nazmi abi babamın eski ortaklarındandı ve zamanında aralarında ticaret bağından farklı bir dostluk gelişmişti. Nazmi abigil Urfalılardı, bildiğim kadarıyla aşiretleri bile vardı. Bu tarz şeyler bana biraz uzak olduğu için tuhaf geliyordu ve çok da karıştırmamıştım bu meseleyi.
Nazmi abi diyorum ama babamla birbirlerine ağa ya da ortak demeyi tercih ederler.Ben hoş geldiniz diyince salondaki tüm yüzler bana döndü. Yıllardır görmüyordum onları. Çocukken oynadığım berfin ve baran kocaman insanlar olmuşlardı. Ve uzun zaman önce Adanadan taşındıkları için ancak arada sırada haberlerini alıyordum. Hatice abla ve berfinle sarıldık, diğerlerinden baş selamı aldık. Geleneksel ve muhafazakar bir ailede erkekle iletişim ancak bu şekildedir. Çocukken baranla ne kadar abi kardeş gibi olsak da ikimiz de büyümüştük, sarılsak şakalaşsak ayıp düşerdi. Salondaki boş koltuklardan birine oturdum ve biraz berfinle konuşmaya çalıştım. Urfada neler yaptığından neden hiç gelmediğimizden neden onu hiç aramadığımdan şikayet etti. Haklıydı da biraz. Aileler bir süre çay eşliğinde muhabbet ettikten sonra yemeğe oturduk. Yemek faslı da bittikten sonra kadınlar başka odaya erkekler salona geçti. Ne kadar yakın aileler de olsak genelde böyle oturulurdu bizde. Erkeklerle kadınların muhabbeti farklıydı doğal olarak. Ama bugün bir farklı hava vardı hissediyordum. Hatice abla biraz telaşlı, berfin ne kadar benimle rahat konuşmaya çalışsa da ara ara sesi çatallanıyordu. Bunların hiçbiri gözümden kaçmamıştı. Annemin üzerinde ise her zamankinden fazla bir gerginlik sinirlilik... çaylarımız bitince çayları doldurmaya kalktım mutfağa doğru yöneldim. Önce bizim çayları katayım sonra erkeklere sorarım diye düşünüyordum ki, salondan babamın sesi geldi. Beni çağırıyordu.
Bardaklar elimde salona girmek zorunda kaldım." Bir şey mi eksik baba"dedim. "Yok kızım gel biraz yanıma otur seninle bir şey konuşacağız"dedi babam. Ne konuşacak olabilirler ki belki nazmi abi okulumla ilgili bir şeyler soracaktır ya da halimi hatrımı soracaktır diye düşünüyordum. Babamla nazmi abinin koltuğunun yanındaki tekli koltuğa geçtim. Karşımdaki koltukta da baranla mustafa oturuyordu. Biraz telaştan biraz da garip bir utangaçlıktan baranın yüzüne bakamıyordum. Biraz bakmıştım ama birkaç saniyelikti, hem eski bildiğim barandan eser yoktu. Siması değişmiş gibiydi.Odada çıt yoktu, koltuğa oturmuş şaşkın şaşkın ne diyeceklerini bekliyordum hâla. İlk babam bu sessizliği bozdu, nazmi abiyle bi sözlerinin olduğunu, ailemiz için en iyisinin bu olacağını, kendimi ona göre ayarlamam gerektiğinden bahsediyordu. Söylediği şeyler bana o kadar anlamsız geliyordu ki, sanki anlamadığım yabancı bir dille konuşuyordu. Bu söylediklerini düşünüyordum ve kafamda hiçbir yere koyamıyordum. Anlamamıştım. Sonra laf nazmi abiye geçti. O biraz daha dolambaçsız konuşan bir adamdı biliyordum. Babam gibi uzun uzun ama sonuçsuz cümleler kurmazdı. Nazmi abi gözlerini gözlerime dikti, konuşmak için derin bir nefes aldı."kızım zeynep, akıllı kızım, allah izin verirse düğünü yakında yaparız diye konuştuk"dedi. O kadar anlamsızdı ki bu söyledikleri, ne demeye çalıştıklarını hâla çözemiyordum. Evlenebilecek yaşı en büyük Baran olduğu için onu evlendiriyorlar diye düşündüm. "Hayırlı olsun nazmi abi, ama bunun için beni niye çağırdınız?"
Babam dik dik suratıma bakmaya başlamıştı.
"Ne demek niye çağırdınız kızım, senin de önceden bilmen gerekiyor diye çağırdık, Baran oğlum büyüdü belli bir yaşa geldi artık ikiniz de çocuk değilsiniz kocaman insanlar oldunuz. Baran okulunu da okudu, işimiz de var biliyorsun allaha şükür olsun. Sen de kocaman kız olmuşsun senin için iyi bir kocadır baran. Bizim babanla yıllar yılı konuştuğumuz istediğimiz şey de gözümüz gibi kıymet verdiğimiz evlatlarımızın birbirleriyle evliliğidir. Böylece yabancı insanları ailelerimize sokmak gibi bir endişemiz de olmayacak, Baran nasıl oğlumsa sen de öyle kızımsın. Bizler baba olarak sizin mutluluğunuzdan başka ne isteriz."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NUMANOĞLU KONAĞI / (bir Adanalı hikayesi)
ChickLit"El kadar yabancıydık birbirimize; söz söylemeye hakkım var mıydı, sanmam."