Beklenen gün gelmişti. Düğün günü. İki hafta önceki hayatımdan bambaşka hazırlıklar yapmıştım. Demek 20 yaşımda evleniyordum. 'Nerden nereye Zeynep' diye düşündüm. İki hafta önce finalleri nasıl vereceğimi düşünürken şimdi okulu dondurmuştum. Mesele okul da değildi,özgürlüğüm hayallerimde donup kalmıştı.
Bunca kötü giden şeye rağmen en azından Baran'la evleniyorum diye düşündüm. Ailesini biliyor sayılırım en azından. Ünlü bir söz vardı, bildiğimiz cehennem bilmediğimiz cennetten daha iyidir.Sabahın köründe kalkmıştık. Düğüne öğlen Adana'da, akşam ise Urfa'da devam edecektik. Bizim için çok yorucu olacaktı ama böyle olsun istemişlerdi Baran'ın ailesi.
Sabahtan başladılar saçlarımın önünü maşalamaya. Dağınık bir topuz yaptılar önlerini salık bırakıp maşaladılar. Hafif bir makyaj istemiştim eve gelen kuaförden. Ama kendisi beni dinlemeden pırıltılı farlar kullanıp highlighterı sürmüştü yüzüne. Makyaj yaklaşık 1.5 saat sürdü. Odadaki tüm hanımlar canhıraş bi yandan kendileri hazırlanıyorlardı bi yandan bana yardım etmeye çalışıyorlardı. Dışarıdan gören birisi eminim kahkahayı basardı.Zeynep'in makyajı///
Bizde durum böyle karışıkken erkekler ortalıkta sürtüyordu. Ara ara gelip beni kontrol ediyordu Baran'ın kardeşi Mustafa. Tüm hazırlıklarım bitmişti ve Mustafa yine geldi. "Oo yenge abimi bırakıp benimle mi evlensen acaba" diye takıldı. Baran arkasından geliyordu ama Mustafa farkında değildi. Ensesine bir tane şaplak attı bu sözünün üstüne. "Abuk sabuk konuşma karımla şaka maka anlamam ben"dedi Baran."Abi sence mümkün mü böyle bi şey liseye falan gidiyorum yanii sadece yengeme Allah gibi olduğunu söylüyordum"
"Eşşoleşşeğe bak özrü kabahatinden büyük"diyip Mustafa'yı kovalamaya başladı. Berfin, Hatice abla, Baranın kuzenleri hepimiz katıla katıla gülüyorduk onların bu saçma hallerine.
"Baran gel hadi çocukla uğraşma"dedim.
"Abi damatlığının ütüsünü bozuyorsun bak evden çıkmamız lazım artık herkes bizi arıyor"dedi Berfin.
Biz öyle diyince ikisi de merdivenlerden indi. Baran yanıma gelip son halime baktı. Ela gözlerindeki ışıltıdan ne kadar hoşuna gittiğini anlıyordum. O lacivert bir takım giymişti. İçindeki beyaz gömleğin iki düğmesi açıktı, boynu çok çekici duruyordu. Saçları ise her zamanki Baran stiliydi işte. Görüntüsüne hayran kalmıştım, içime bir sıcaklık yayılıyordu. Onu ilk kez böyle detaylı süzüyordum.
Baran tam önümde duracak şekilde yanıma geldi. Eğilip yanağımı öptü, sonra sarıldı bana. Vücudum ateş gibi yanıyordu onun hareketlerine.
"Çok güzel olmuşsun Zeyno Numanoğlu. Birkaç saat sonra karım olacaksın."diye fısıldadı.
Bu hoşuma gidebilecek bir şeyden bir gerginlik kapladı vücudumu, suratım düştü istemsiz. Baran fark edince neyin var gibi bi yüz hareketi yaptı.
"Yok bi şey sadece sabahtan beri yoruldum ve stresli hissediyorum biraz"
"Başka bi şey varsa söyle Zeyno"dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NUMANOĞLU KONAĞI / (bir Adanalı hikayesi)
ChickLit"El kadar yabancıydık birbirimize; söz söylemeye hakkım var mıydı, sanmam."