Ep.3~ Öküzünü tanımak~

55 6 0
                                    

O öylece çekip gitmişti soğuk sözler sarfederek.
Benim tanıdığım Baran böyle birisi değildi, gözleri hep neşeyle parlar ve beni çok severdi önceden. Belki de sen öyle sandın, insanlar büyüyünce böyle buz gibi birine dönüşebilir diye düşündüm içimden. Bahçede artık kimse kalmamıştı. Bir tane sigara yaktım tüm bu olanları düşünerek. Ne kadar zararlı da olsa stresle başa çıkmamı sağladığını düşünüyordum. Belki de tamamen bağımlılıktandı.
Ön bahçeye doğru yürürken dünden beri konuşamadığım Berfinle karşılaştım. "Sen de mi biliyordun yoksa"dedim ona.
"Zeynep abla ben de biliyordum ama söyleyemedim özür dilerim, seni özlemiştim dünki muhabbetimiz bozulsun ya da bana sinirlen istemedim"
Onun bu söylediklerine hiçbir cevap vermeden içeri girdim. Berfini çok severdim iyi ve temiz kalpli bir kızdı. Ama onunla aynı aileden olacağımı düşünmezdim hiç.
İçeri girince tüm ahaliyi toplantı yapar vaziyette buldum. Hararetli hararetli bir şeyler konuşuyorlardı. Bir tek Baran yoktu. Yanlarına oturdum ne konuştuklarını merak edip.
Sonra keşke oturmasaydım diye düşündüm, gözlerim doluyordu sinirden. Düğün tarihini ve aileler arası alınacak verilecek malları konuşuyorlardı. Nerde oturacağım hayatımın geri kalanında neler yapacağım bile şu yarım saatlik sohbet masasında konuşuluyordu. Çok canımı acıtıyordu her şey. Beni kimse insan, bir birey olarak değerlendirmiyordu. Ölü gibi hissediyordum ruhumu. Konuşulanlara müdahalede bile bulunmadım, bir şeyler anlatmaya halim kalmıyordu yoğun düşüncelere dalmaktan. Sonra fark ettim ki herkes bana bakıyor, sanırım bir soru yöneltmişler ama ben konuşulanları bir uğultu şeklinde duyduğum için algılayamamıştım. "Efendim?" Dedim.
"Sana da uygun mudur kızım 2 hafta sonra düğün var diye kararlaştırdık biz. O süre içinde eksikleri tamamlarsınız Baran'la gelin kızım."
Nazmi abinin bu dediklerini sessizce onayladım sadece. Karşı çıksam kendimi yıpratmaktan başka bir şey yapmayacaktım . Kabul etmem lazımdı yoksa ailem beni evlattan saymayıp ellerini eteklerini benim üzerimden çekerlerdi kesin bir şekilde. Bir başıma sürünürdüm sonra dünyayı daha yeni yeni tanımaya başlamışken. Hatta onun için bile özgür bırakmayabilirlerdi. Beni evde tutup hiçbir yere çıkarmazlardı, böylece 'namuslarına' da zarar gelmezdi.
Hatice abla bana yan odada Baran'ın beni beklediğini söyledi." Biz aramızda böyle konuşuyoruz da belki gençlerin de konuşup anlaşması gerekenler vardır" dedi yüzüme tebessümle bakarak.

O kalabalığın içinden çıkıp yan odaya geçtim. Kapıyı yavaşça açmaya çalışsam da Baran geldiğimi görüp ilk andan itibaren kaçırmadı gözlerini üstümden. Odada büyük bir masa, sandalyeler vardı. Odanın diğer tarafı da oturma grubundan oluşuyordu. Koltukların en büyüğünde rahat bir halde oturuyordu. Ben direkt masanın oraya geçtim aramızda biraz mesafe olsun diye.

"Benden mi kaçıyorsun Zeynep? Yanıma biraz gelebilirsen konuşmamız gerekiyor ya hani" dedi sıkılgan gözlerle.

O öyle diyince mecburen kalktım masadan ve onun koltuğunun yanındaki koltuğa geçtim.
"Yanıma gelmeni bekliyorum hâla"dedi.
Ne farkeder ki abi diye söyleniyordum içimden. Hepi topu iki hafta sonra olacak düğünü konuşup sktir olup gidecektik bu odadan. Somurtkan bir şekilde onun oturduğu koltuğa geçtim, yine de aramızda biraz mesafe bıraktım.

"İçeride konuşulanları duymuşsundur, ben de söyleyeyim aklına bir şey takılırsa sor bana" dedi,
"Adanada bir düğün yapılacak, daha sonra Urfaya döndüğümüzde de bir düğün yapacağız. Umarım yormaz bunlar seni. Düğüne kadar da Adana Urfa arası gidip gelebiliriz işlerim yüzünden, haberin olsun."

" Benimle gerçekten evlenecek misin?"

" Zeynep sen anlamıyorsun galiba. İstesem de istemesem de evlenmek zorundayım. Bu kadar nazı bıraksan iyi edersin. Evlilik dediğin şeyin aşkla yapıldığını sanıyorsan büyümeni öneririm. Hayal dünyandan çık ve aklını biraz büyüt"

NUMANOĞLU KONAĞI / (bir Adanalı hikayesi) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin