Uzun bir ara vermiştim. Hem sınavlarım hem sağlıkla ilgili sıkıntılarım vardı. Umarım bölümü beğenirsiniz. Beğeni ve yorumlarınızı esirgemeyin, öpüldünüz ❤️🌸🫶🏻🤍
|
|
|
|
|
|
|"Biz bir farklılık yapalım Zeyno. Urfanın ağasıyla peri kızının birlikteliğini temsil etsin bu gül. Herkes böyle bilsin. Benimle yaşamaya, yaşatmaya var mısın?"
Bir süre bakakaldım o güneşte parlayan ela gözlere. Ardından kendimi toparlayıp elindeki minimal gül buketini aldım. Hiçbir şey söylemek istemiyordum. Hâlâ içimdeki kırgınlığın yangınını hissediyordum ta ciğerimde. Bana yaptıklarını silemiyordum, çabuk sindirebilen bir insan değildim. Karagülleri alıp kokladım. Sonra yavaştan bahçe girişine doğru yol almaya başladım. Baran cevapsız kalmıştı, yanımda ağır ağır yürüyordu bana bakmadan. Bu sahte balayının gerçek olmadığını fark etmesi lazımdı. Biz iyi değildik ve konağa dönünce bana daha farklı davranacaktı biliyordum bunu. Baran'ın olayı dengesizce hareketlerdi. Romantizminin de birkaç dakikalık bir yalan olduğunu biliyordum.
Yürüyerek varmıştık artık Sadi ile Rohat'ın yanına. Biz gelene kadar her şeyi derleyip arabaya koymuşlardı bile, fıstıklar da dahil. Sadi yine bir şaka peşinde gibi duruyordu ama benle Baran'ın yüz ifadesini görünce normal ciddiyetine döndü. Arabalara yerleştikten sonra Urfa merkeze giden yola saptık direkt. Hızla giderken tarlaların kırmızı toprağını izlemek çok ilgi çekici görünüyordu şu an.
—————————————
"Zeyno"
....
"Zeyno uyan"
....
"Yenge iyi misin?"
....
Yüzümdeki soğuklukla birden gözlerim açıldı."Yenge bu nasıl uyku Allahını seversen hastaneye gidecektik bi şey oldu sanıp"
Sersemlikle etrafı algılamaya çalıştım birkaç saniye. Konağın önündeydik. Başımda Sadi ve Baran dikilmişti. Baran'ın bir kolu arabanın kapısının üstünden sarkıyordu. Sanırım uyanmam için yüzümü ıslatmışlardı.
"Niye yüzümü ıslattınız of" diyip kalktım arabadan. Konağın kapısının önünde beklemeye başladım kollarımı bağlayıp. Böyle uyandırılmayı kimse sevmezdi. Üstümü başımı su etmişlerdi.
Baran yanımda belirdi. Bağlanan kollarımı açıp elimi tuttu zorla."Afra tafralarından vakit bulursan büyü biraz artık" dedi.
Konağa girdi beni elimden çekerek. Girdiğimizde ortalıkta yalnızca korumalar vardı birkaç tane. Annegil görünmüyordu. Elimi bırakmamakta ısrar edip odamıza çıkardı bizi. Odanın kapısını açıp içeri soktu beni. Yatağımızın üstü karagüllerle kaplıydı. Yerlerde hediye paketleri sıralanmıştı ve kahve masamızın üstünde ziynet kutusuna benzer bir kutu vardı.
"Zeyno özür dilerim her şey için. Bazı şeylerden ne kadar hoşnut olmasam da bu evliliği sürdürmek benim görevim. Ben ailemden böyle gördüm. Bir kusur varsa içeride kalır o, yola devam edilir. Beni artık affet, karı koca arası bu kadar uzun açılmaz ona göre."
"Baran bir daha yapmayacaksın değil mi?"
"Neyi Zeyno?"
"Dengesiz hareketlerini, bana kötü davranmalarını ve beni ordan oraya sürükleyip odaya fırlatmalarını"
Bunu söylerken sesim titremişti. Her şeye çok doluydum. Anlatacağım ne kimse vardı ne de kendi evimdeydim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NUMANOĞLU KONAĞI / (bir Adanalı hikayesi)
ChickLit"El kadar yabancıydık birbirimize; söz söylemeye hakkım var mıydı, sanmam."