1. bölüm : Geçmiş

181 21 59
                                    

Geçmiş...

Gece annesine hayran gözlerle bakıyordu. Annesi ona en sevdiği yemek olan içli köfteyi yapmıştı ve tabaklara dolduruyordu. İşten yorgun dönmesine rağmen kızına sürekli güzel yemekler yapıyordu. Annesi onu işteyken , komşuları olan , Bahar teyzeye bırakıyordu. Kızını bırakabileceği gerçek bir akrabası dahi yoktu... Olsun, Bahar teyzesi Gece'yi çok seviyordu! Onun sevgisi Gece'ye yeterdi. Zaten hiç akraba sevgisi tatmamıştı...

"Anne!" Dedi neşeli sesiyle. 5 yaşında bir oburdu. Annesi kızına döndü. "Efendim annecim?" Gece tekrar konuşmaya başladı. "Gözlerin tıpkı adın gibi, ışık gibi parlıyor! Gözlerini hiç kapatma da ışığım sönmesin." Annesi bu iltifatları neden duyduğunu anlamıştı. Hem bu minik dahi bu iltifatları nereden buluyordu, bu minik aklıyla?

  "Sadede gel kızım. Yemekleri ne zaman doldurmayı bitirecegimi sorucaktın değil mi? O yüzden bana bu iltifatlarını saydın." Annesi onu niye bu kadar iyi tanıyordu ki? "Evet" diye mırıldandı. Annesi sessizce "minik obur" dedi. Ama sonra Gece hemen söylediklerine, annesinin mutlu olacağı birşey daha ekledi. "Ama sadece o yüzden değil anne, senin gözlerin gerçekten ışık gibi." Annesi bu sözlerle tıpkı şımarmış bir çocuk gibi koşup kızının boynuna sarıldı ve onu öpüp kokladı. Onun evi burasıydı işte, huzuru kızında buluyordu.

  Annesi onu bırakıp sofrayı tekrar hazırlamaya devam ederken hemen neşeli sesiyle annesine "Anne sana çok merak ettiğim şeyleri sorabilir miyim?" dedi. "Sor annecim." dedi annesi. "Anne senin adını kim koymuş?" diyerek, gerçekten çok merak ettiği bir soruyu patlattı. "Annem koymuş annecim." diye cevap verirken Gece'nin tabağını önüne koydu. Gece hemen köftesine gömüldü ama ağzı doluyken bile sorularını devam ettirdi. Çok konuşuyordu değil mi? "Peki benim? Ama doğru ya benim senden başka kimsem yok. Sen koymuşsundur." dediğinde annesini bir hüzün sardı. "Evet annecim, bizim bizden başka kimsemiz yok..."sonunu fısıldayarak söylemişti.

"Anne, aslında neden benim adımı Gece koyduğunu biliyorum!" Annesi hafif bir kahkahayla "Nedenmiş o annecim?" diye sordu. Kızının sorularından asla sıkılmıyordu. Çok konuşuyordu ama boş konuşmuyordu. Onu neşelendiriyordu. Kızıyla neşelenebiliyordu gerçekten! Bunca derdine rağmen...

"Çünkü birbirimizi tamamlayabileceğimizi düşündün! Zekana hayranım anne. Biz gerçekten birbirimizi tamamlıyoruz. Sen Işık'sın ben Gece. Biz birbirimiz olmadan yarım kalırız dimi anne?" Kızı neden bu kadar zekiydi ki? Resmen annesini her yönden anlıyordu. Geçen gün de Işık eve soluk soluğa geldiğinde ve bunu gizlemeye çalıştığında Gece bir sorun olduğunu anlamıştı. Derin bir nefes alıp kızının yanına oturdu ve başını salladı.

Tam o anda kapı çok sert bir şekilde tıklanmaya başladı. Annesi kimin geldiğini tahmin edebiliyordu. Kızını koruması lazımdı! "Gece, kızım sen benim yanımda karanlıktan korkmuyorsun değil mi annecim?" dedi çaresizce. Bu bir annenin en zor anı olmalıydı. Evladını korumaya çalışmak... Bunu korkmamasını sağlayarak yapmalıydı. Bu da çok zordu.

  "Evet anne. Anne neden kapımızı böyle çalıyorlar? Açsana kapıyı." Işık hemen kızını kucağına aldı. "Açamayız annecim. Şimdi seninle birlikte saklanacağız. Bunlar kötü adamlar! Işıkları söndürmemiz gerekecek tamam mı? Perdeler de kapalı olucak. Bizi bulamayacaklar." dedi telaşlı sesiyle. Gece çok korkmuştu ama korkmaması gerektiğini biliyordu. Çünkü annesi yanındaydı. Ağlamaklı bir sesle "Tamam anne" dedi. Sesi titriyordu. Annesi vakit kaybetmeden kızıyla birlikte arka odalara doğru koştu. Hızlı düşünmeliydi. O adamlar her an kapıyı kırabilirdi. Hızlıca bir odaya girdi. Bu oda kızının odasıydı. İçerisi oyuncaklarla ve yapay beyaz güllerle doluydu. Kurtulmaları lazımdı. Kızının bu renkli dünyası kirlenmemeliydi! Ama saklanabilecekleri bir yer de yoktu... Kapı açılma sesi geldi. Adamlar içeriye girmişti. Işıkları kapatıp hızlıca kızının yatağının kapıdan görünmeyen tarafına çöktü. Bu arada da kızının beyaz gülleri vardı. Kızı beyaz gülleri çok seviyordu ama sadece yapay olanlarla yan yana durabiliyordu. Gece hemen gülleriyle ilgilenmeye başladı. Hışırtılardan duyabiliyordu ama maalesef kızını göremiyordu. Kızına sessizce "Gece sakın ses çıkarma tamam mı annecim?" dedi. Gece hemen "Anne biz hiç ayrılmıyıcağız dimi?" dedi. Korkuyordu. Bir şeyleri hissediyordu. Annesi de hissediyordu. Bugün kızının hayatının dönüm noktası olacaktı. Umarım güllerine kan bulaşmazdı...

  "Kızım şimdi beni iyi dinle!" Annesi ona ne diyecekti? Gece merakla onu dinledi. "Ben hayatında olmayabilirim. Ama hep yanında olacağım." dedi kızının kalbine dokunarak. "Hiç korkma tamam mı?"

  Gece bazı şeyleri anlamıyordu. Merakla sordu annesine: "Işıkları söndürseler bile mi?" Işık her şeye rağmen acıyla gülümsedi. "Işıkları söndürseler bile!" Bugün onun ışığını söndüreceklerdi. Sahi neden küçük bir kızın ışığını söndüreceklerdi? Karanlıkta onun yolunu kim aydınlatacaktı?

***




Merhabalar!
Bu benim ilk kitap deneyimim. Bu yüzden beni desteklerseniz çok sevinirim :)

Kitap hakkında ne düşünüyorsunuz? İlk izlenimlerinizi bekliyorum.

Bu kitabımızın ilk bölümüydü ve geçmişe dair Gece'nin hayatını etkileyen o önemli günün bir kısmını yazdım. Bu günün devamını ilerleyen bölümlerde Gece'nin ağızından okuyucaksınız!

Biliyorum beni tanımıyorsunuz. Bende sizi tanımıyorum. Belki de hiç birbirimizi göremeyeceğiz. Ama satırlarda hep beraber buluşacağız.

Hayatıma hoş geldiniz ve bence bende hayatınıza hoş geldim:)

Desteklerinizi ve güzel yorumlarınızı bekliyor olacağım. Yeni bölümde görüşmek üzere.
                                ~küçük yazar~

IŞIKLARI SÖNDURSELER BİLE Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin