Her şey yeniden başlıyor. Birkaç adım sonunda memurun yanına gelebildim.
- Gözlerime inanamıyorum. Max, bu sen misin?
Kendimi kontrol ettim. Elimi bedenimde gezdirdim.
- Galiba öyle. Bu saatte burada ne yapıyorsun?
- Nöbet tutuyorum patron.
- Ne zaman bitiyor nöbetin?
- Yarım saat sonra bitiyor. Bende yoruldum bugün patron. Bir an önce evime gidip çocuklarımı görmek istiyorum.
- Benden de selam götür onlara dostum.
- Emredersiniz patron.
- İzninle ben içeriye kaçıyorum. Sana iyi sıkıcı yarım saatler.
- Teşekkür ediyorum patron.
İnsanların sizi unutmaması ya da hatırlamaması ağır olabiliyor. Ben zihinlerde kazınan travma gibiyim galiba. Asansöre binip yukarı çıktım. Gördüğüm birkaç insanla kısa sohbetler ettim. Odama girdim. Jim'in eski odasını benim üstüme çoktan yapmışlardı. Telefonumdan ses geliyor.
- Alo.
- Max, beni memurlar koltuğuna geçtiğini söyledi. Anlaşmamız şu dakikadan itibaren aktif hale geldi. Umarım birbirimizi üzecek şeyler yapmayız.
- Umarım Carroll. Şimdi uykum var. Sabah ben seni tekrardan ararım.
- İyi geceler dostum.
- Sanada
Dost olduğumuz falan yoktu. Bazı durumların oluşmaması için bazı önlemler alan karşılıklı iki devlet gibiyiz sadece. Bu durumların zamanla benim tarafımdan bozulacak olması garip. Her şeye sessiz kalıp hayatımı idame ettirmek bu kadar mı zor diye düşünüyorum. Gözlerim kapanmadan ceketimi çıkartmam gerekiyor. Koltukta uyumanın keyifli olduğu söylenemez ama insan her zaman keyifli işler yapmıyor zaten. Sabah olunca birisi gelir beni uyandırır ümidiyle uyumaya çalıştım. Bir ara kendimden geçtiğimi fark ettim. Bir ara uyandım, bir ara kolum uyuşmuş bir şekilde uyandım, bir ara uyudum. Bir şekilde sabahı bulabildim. Kafamı kaldırdım. Karşımda bir kadın hızlı bir şekilde konuşmaya başladı.
- Ne yapıyorsun burada? Sabahın köründe geliyorum ve seni burada uyurken buluyorum. Senin evin falan yok mu? Herkes gibi evindeki yatakta yatabilirsin.
- Sabah sabah yaşlı anne tavsiyeleri dinleyecek havamda değilim. Sanada günaydın. Hoş geldim. Şimdi uyumam için seni odamdan kovuyorum.
- Konuşacak onca şey varken sen uyumaya mı kaçıyorsun?
- Ne yapayım hanımefendi? Sağlıklı insanların günlük uyuma rutinlerini gerçekleştirmesi gerekiyor. Bende sağlıklı insanlar gibi olmaya çalışıyorum.
- Çözülecek bir cinayet var.
- Şimdi benim buradaki görevim ne? Benim buradaki görevim ne ?
- Bizim uyum içinde çalışmamızı sağlamak, bizim sana; senin bize güven duymanı sağlamak.
- Cinayetleri siz çözersiniz. Bende size katılırım. Şimdi benim uykumu kaçırdın. Dünya'yı kurtaralım hadi. Bana yiyecek bir şeyler ve bir acı kahve söyler misin? Bu arada ben biraz daha kestireyim. Bende bu sağlamak zorunda olduğum şeylerin nasıl sağlandığını bir düşüneyim. Şimdi çıkabilir misin? Bir de cinayet dosyasını masama gönderir misin?
- Emredersiniz patron. Size böyle mi hitap edeyim?
- Hadi ama..
- Şaka yapıyorum.