1.Bölüm: "Geri Dönüş."

68.9K 1.7K 128
                                    

İ.Y.T:16.01.2024
G.Y.T:25.10.2024

🍁

"Bir yeri terk edince o yer seninle gelmez sanıyorsun değil mi, ben de öyle sanmıştım."

"Leyla."

İsmimi bağırarak bana sesleneni görmek için rüzgardan dolayı önümü kapatan koyu kahverengi saçlarımı kulağımın arkasına yerleştirdim ve etrafıma baktım.

İlkbahara girmiştik ama sanki kış bizi terk etmek istemezmiş gibi bir türlü yerini bahara devretmiyordu. Bu yüzden üzerimdeki kalın kabana sıkı sıkıya sarılarak insanların arasından geçmeye, havalanın kapısı önünde bana seslenen abimi görmeye çalışıyordum.

Sonunda onu gördüğümde, boğazıma bir düğüm, kalbime ise ilk bahar çiçekleri açmaya başlamıştı.

Benim aksime üzerinde siyah bir tişört ve siyah pantolonuyla ilkbaharı gelmese de getirmek istemiş gibiydi. Aynı benim gibi uçuşan kahverengi saçlarını umursamadan bakışlarını insanların arasında gezdiriyordu. Sonunda beni gördüğünde dudağından şekilenen, normalde nefret ettiğim ama özlediğim o gülümsemeyle bana doğru gelmeye başladı.

Onun aksine benim içimdeki özlem öyle büyüktü ki, çevremde olan kalabalığı ve bavularımı umursamadan koşarak kendimi kollarının arasına attım. Geçen yıllarda oldukça kaslı olmuş, boyu uzamıştı. Bu yüzden ona yetişemediğimde kollarını belime sararak beni havaya kaldırdığında, bir yandan bana sarılıyor bir yandan da düştüğüm duruma kahkaha atıyordu.

Bu erkeklerin bir anda boy atması nasıl bir saçmalık ya? Ben hala orta okul boyundan bir santim bile uzamamıştım.

Bir anda kalbimde yeşeren hesapsız mutlulukla çığlık atarak abimin boynunu daha sıkı sarıldım. "Çok, çok, çok özledim," dedim etrafımdaki insan topluluğunu umursamadan bağırarak. Öyle bir özlem ki içimdeki, günlerce abime sarılsam bile bitmezdi.

"Öyle mi küçük hanım?" dedi, başımın üstüne sert bir öpücük koyduğu sırada beni etrafında döndürerek.

Çığlıklarım ve abimin kahkahası etrafımızdaki insanların ilgisini çekiyor, sayısı gözü üzerimize çevriliyordu. Ama ben içimdeki bu mutluluğu herkese göstermek istercesine çığlık atarak, bağırmak istiyorum.
Uzun süredir o kadar mutsuzumdum ki, artık içime sığmayan bu mutluluğu saklamak istemiyordum.

Sanki bir yerden düşüyormuş gibi bir hisle beni yere indirdiğinde kıkırdayarak kollarına tutundum.

Elleri yanaklarımı avuçlayarak alımı öptüğünde, kalbime bir hüzün damlası düşmüş gibi gözlerim doldu. Gözlerimi yukarı kaldırıp, yüzüne baktım.

Bir zamanlar benim kız versiyonum gibi olan yüzü büyüdükçe keskinleşmiş, çocuksu bakışları olgun bir adamın bakışlarına evirilmişti. Artık bir çocuk değil, yirmi dört yaşında bir adama dönüşmüştü. Bu adam benim çikolata kavgaları, yaptığım, küçük abimdi, değil mi?

Büyümenin insanın üzerine bir ağırlık olarak çöktüğünü, insanı bu kadar yorduğunu bilsem, büyütmek için bu kadar heveslenmezdim ki ben.

CANŞİKAR ( Mahalle kurgusu)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin