Hazırlıklı Kurşunlar

100 13 18
                                    

Bedenimle temas eden şok ile uyanmak zorunda kaldım. Uyandığım anda bağırmaya başladım çünkü çok canım acımıştı şok yüzüne.

Kafamı kaldırıp bana bunu yapan şerefsize baktım. O da bana bakınca göz göze geldik ve ardından iğrenç bir sırıtış bıraktı.

Barlas'ın iğrenç sırıtışına kurban olayım ben, bu nasıl bir sırıtış kusacağım.

Uzun süre gözlerine baktım ve o da aynı şekilde uzun uzun bana baktı. Yüzümde öyle bir gülümseme oluştu ki Mazir'in bedeninin ürperdiğine yemin edebilirdim. Bir anda kahkaha atmaya başladım. Bu kahkahama karşılık olarak bana tokat attı. Yanağımdaki acıyı umursamadan kahkaha atmaya devam ettim.

Eğer bir tiyatro oyununa girersek ne olursa olsun rolden hiçbir zaman çıkmamamız gerekiyordu. Bende oyunun kurallarına uyarak rolden çıkmadım ve hatta devam ettirdim.

Bana deli bir insanmışım gibi baktı. Ardından küçümseyerek. "Uzak dur, fahişe. Seninle bir insan aynı ortamda bulunsa delirir." Bunu demesi üzerine gerçekten kahkaha attım. Bu kahkahalarım o kadar çok intikam taşıyordu ki hepsi intikam almak için can atıyordu.

Eh, duygularım ve özellikle kahkahalarım bunu istiyorsa neden istediğini yerine getirmeyelim? O kadar istiyorlar, değil mi?

Kahkaham öyle aniden soldu ki ben bile korkmuştum bu ani duygu değişiminden. İlk defa bu kadar zor rol yapıyordum ama başarıyordum. İstediğim her şeyi yapabilirdim ben.
Bu da kanıtım olsun, hemde em büyük kanıtım. Bugün büyük bir gün olacaktı. Barlas beni kurtaracaktı ve bende bir süreliğine bu manyak ile başa çıkmam lazımdı. Çünkü bu da bizim planımıza dahildi.

Barlas ile benim.

Mazir bana yaklaştı ve eli arsızca boynumda gezmeye başladı. Nefret ediyordum sevmediğim insanların bana temasta bulunmasından.

"Seni birazdan alıp yatak odama götüreceğim. Orada çok güzel işimiz var bebeğim, bence hazır tut kendini." Ona dönüp öfkeyle baktım. Ardından önüme döndüm ve bu iplerden nasıl kurtulacağım onu düşünmeye başladım. Mazir'de o an beni iyice inceledi ve odadan çıkıp kapıyı kilitledi.

Aniden aklıma bir şey geldi ve hızlıca sırıtıp arkadan bağlanmış elimi sırtıma götürmeye çalıştım. Bunu yaptığım sırada odanın duvarlarının köşelerine baktım kamera var mı diye. Anlaşılan yoktu ve gizli kamera da yoktu. Bu iğrenç oda için kim gizli kamera koyardı ki? Barlas hariç diyelim.

Odada sap tarafta iç kısmı çökmüş duvara baktım. Kamerayı görünce gülümsedim ve Barlas'ında gülümsediğinden adım gibi emindim.

Kameraya bakarak ağzımı oynattım. "Hızlı gel." Sonra kameraya üzgünce baktım. Umarım hızlı gelirdi. Eğer hızlı gelmezse bu pislik tarafından tecavüze uğramak zorunda kalacaktım.

Elimi sırtıma zor da olsa değdirebildim ve sırtıma bağladığım görünmeyen şeffaf kemer sayesinde araya koyduğum çakıyı çıkardım.

Çakıyı açıp ipi bir şekilde kesmeyi başardım. Bunu yaparken bileğim kopmuştu neredeyse. Elimi kendime çekip bileğimi ovuşturdum. Bu kadar sıkmasının amacı neydi ki?

Ayak bileğimi bağlamadığı için mutluydum. Bir de onunla uğraşmak istemezdim. Ayağa kalktım kameraya yeniden baktım ve kapı aniden açılınca oraya döndüm.

Mazir gelmişti. Kahretsin, ne yapacaktım ben, koşarak yere attığım çakıyı aldım ve o da bana yaklaşmaya başladı. O kadar korkuyordum ki şu an, korktuğum şey Mazir değildi. Tecavüze uğramaktı.

İzlenen Suların Altında | Yarı textingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin