(Çok çok çok hafif azıcık ucundan smutumsu bişey uyarısı!)
Mikasa ile karşılıklı oturuyorduk...
Kadının varlığının bile kendine has bir ağırlığı vardı ki bu çok ateşliydi.
"Ee tatlım? Abim gibi bir odunun sekreteri olmak zorunda kalacak kadar nasıl bir yokluktasın?"
"Uhm... aslında ailemin zoruyla..."
"Ailenin zoruyla mı? Aslında oldukça güzel de bir şeysin sen... İstesen eminim ki zengin koca bulabilirsin."
Mikasa'nın sandalyesini biraz daha ileri çektiğini gördüm. Aramızda sadece bir sehpa vardı, ve o sandalyesini benimkine yaklaştırmaya devam ediyordu.
"Zengin koca istemiyorum. Kendi paramı kendim kazanıp kendi ayaklarım üstünde durmak istiyorum. Böyle bir devirde bir kadının kocasına muhtaç olması çok acınası bir şey."
Mikasa'nın yüzündeki gülümseme genişledi. Bir eli dizimin üstündeyken dirseğini dizine yasladı ve çenesini eliyle destekledi.
"Mhm... Peki ya koca parası yerine karının parasına muhtaç olsaydın?"
...
AMAN TANRIM
BU KADIN GERÇEK ÜSTÜ
AMA BEN LEZBİYEN DEĞİLİM.
...
SİKTİR ET ONUN İÇİN LEZBİYEN BİLE OLURUM.
ABİSİNDEN ÇOK DAHA ATEŞLİ!
"A-anlayamadım efendim..?"
"Haha~ Bana efendim demene gerek yok Y/N'cik. Sadece Mikasa veya istersen mommy diyebilirsin~"
Mikasa'nın eli dizimden uyluklarıma doğru kaymak üzereydi, sanki eteğimin içine doğru kendine bir yol çiziyormuş gibi...
"Bunun etik olduğunu sanmıyorum..."
Bacaklarımın titrediğini hissedebiliyordum, ve Mikasa büyük ihtimalle bacaklarımın titremesinden zevk alıyordu. Eli çok soğuktu ve elinin bacaklarımın iç taraflarına kayması omurgamdan aşağıya ürpertiler gönderiyordu.
"Neden bu kadar kafaya takıyorsun ki? Sadece seni oldukça tatlı bulduğumu anlatmaya çalışıyorum."
Ayağa kalktı ve sehpanın etrafından dolaşıp arkama geçti. Ben sandalyede otururken arkamdan bana sarıldı ve ellerinden birini uyluğuma koydu. Fazla ileri gitmeye başlamıştı, ama nasıl dur diyebilirdim ki? Bu çok utanç verici olurdu. Sonuçta bana gülüp her şeyi kendi kafamda kurduğumu iddia edebilirdi, beni tüm şirkete rezil etmesi de hiç zor olmazdı.
Eli ileri geri hareket ederek uyluğumu okşuyordu. Ve ben o kadar gergindim ki nefes bile alamıyordum.
"Neden titriyorsun güzelim? Heyecanlandın mı yoksa~?"
"Hayır! Sadece şe- Ah! N-napıyorsun!?"
Boştaki elinin aniden göğsümü avuçlamasıyla cümlem yarıda kesilmişti. Bunu istemiyordum bile, fazla ileri gidiyordu!
"E-efendim! Durun lütfen!"
"Mhm... hadi ama Y/N~ Sadece eğleniyoruz! Ayayay, göğsülerin küçücük, avcuma tam sığıyor, ne tatlı~"
Yüzümün alev aldığını hissedebiliyordum. Elini göğsümden çekmeye çalıştım ama uyluğumdaki eliyle ellerimi bileklerimden tuttu ve onu durdurmamı engelledi. Eliyle göğsümü sıkmaya devam ediyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SECRETARY LADY/ LEVİ X Y/N
Hayran KurguY/N: Ben sizin sekreterinizim, kişisel amaçlarınız için kullanabileceğiniz bir alet değilim Bay Ackerman. Levi: Bu kişisel bir amaç değil Y/N, bunlar benim kalbimden geçenler. Y/N: Kalbinizden geçenler doğru değil. Levi: Kalbimin kime karşı atacağın...