4. KAVGA

92 9 0
                                    

Koşarak sınıfın kapısını açmakta olan rehberciye yetiştik. Hocaya geç kalmamız için özür dileyip içeri girdik. Sıraya geçerken Toprak'ın meraklı gözleri beni buldu. "Ne oldu?" dercesine kaşını gözünü oynatıyordu çocuk. Ah bir de bu var dimi! Şimdi ben bu çocuğa ne anlatıcam. "Okulun anahtarını çaldık canımız 'ekşın' istiyordu" mu diyim yani! "Yok bişey" temalı bakışımı atsamda mutlaka ne olduğunu öğrenmeden durmayacaktı. Yerime geçip gözlerimi kapatıp sırtımı dayadım sıraya ve soluklanmaya çalıştım.  Yanıma Çağan'ın geçtiğini hissettiğimde gözümü açıp oturuşumu düzelttim. O da nefes nefese kalmıştı. Halimize bakıp o an ki sinir bozukluğu ile sırıttım. Bana bakıp sırıtışımı görünce o da sırıttı.
Sonra ciddiyeti devreye sokup kendime gelmeye çalıştım. Rehberlikçiye baktığımda masaya oturmuş ders programlarını düzenleyip sıra sıra yanına öğrenci çağırarak program ayarlıyordu. Bunu fırsat bilen Toprak arkasını dönüp hemen soru yağmuruna başladı.
Toprak;
- Az önce noldu lan öyle? Üçünüz birden niye fırladınız? Hadi seni geçtimde tırafo senin fırlamalarına alışığız, ya sen birader?

Yağız arkasını dönüp bişey demeden durumu toparlamam lazımdı.
- Ya devrem hiç sorma müdür yardımcısı mesaj atmıştı acil gelin diye o yüzden.
Toprak;
- Yoksa dünkü mevzu mu patladı!
Ben;
- Yok, yok şey için çağırdı bizi şey...
Ben ne diyeceğimi düşünürken lafa yanımdaki çocuk atladı;
- Bana okulu gezdirmelerini söyledi müdür yardımcısı başka bir durum olmadı.

Te Allah'ım ya taktı okula buda!
- Aynen ondan çağırmış(!).  Dedim.
Yağız arkasını dönüp şaşırtıcı şekilde konuşmadan dinledi. Konu kapanınca başımı sıraya gömüp uyumak istedim. O ara telefona bir bildirim daha gelmişti, ama sadece bana. Sıranın altından bildirime baktım. Babamdandı. Akşam eve gecikeceğini ve yemek için dışardan bir şeyler istememizi yazmıştı. Teli kapatıp uyumaya karar verdim. Bir süre sonra çalan zili duymamazlıktan gelip uyumaya devam etmek istedim ama buna pek müsade etmediler dün benden dayak yiyen çocuk ve tayfası. Sınıfa adeta kükreyerek girdi Cenk. İri yarı cüsseli biriydi. Karşısında çoğu kişi duramazdı kalıbından dolayı, ama beni karıştırıyordu her seferinde ona sesini çıkarmayanlarla.
Cenk;
NERDE LAN O!
Yağız beni dürtüp;
- Tuana kalk misafirimiz var.
Artık sinirleniyordum gerçekten bir türlü uyumama fırsat vermiyorlar ya!
Başımı yavaşça kaldırdım ve tahtanın önünde bana bakan Cenk'i gördüm. Ve tabi yüzündeki o morlukla ;) Muhtemeldir ki buraya beni herkesin önünde nakavt etme çalışması için gelmişti. Biliyordu çünkü benim okul içinde onu vurmayacağımı. Birazdan öğrenecekti ava gelirken nasıl avlandığını. Başımı yana eğip ona ve arkasındaki itlerine göz gezdirdim. Dün yanındaki iki kişi de oradaydı. Ve diğer 5 kişi daha. Cenk bana yaklaşarak konuştu.
Cenk;
Uyandırdık mı seni tüh! Ne yapalım artık bundan sonra uyuyamayacaksın zaten!
Sırıttım. Ve elimi göstermelik olarak kendi göz altımda gezdirerek;
- Belli ki sizde uyuyamadınız morluklar falan..
Sıranın başına gelip öfkesini gözlerinde kustu.
Yağız;
- Ama yakışmamış mı! Bence çok iyi durmuş yüzünde.
Sınıftakiler gelecek kavgayı önceden sezmiş gibi telefonların kamerasını açmıştı.
İyice küplere binen Cenk iki elini masaya dayayıp önümüzde eğildi. Hala sıramda oturan Çağan'a kaydı gözü. Elini Çağanın omzuna koyup sıkarak, güç gösterisi yapmaya çalıştı.
Cenk;
- Aslanım yenisin sen heralde sana bu okulda kimin sözü geçtiğini uygulamalı olarak öğretelim şimdi.
(Bana bakıp) Değil mi yabani!
Çağan onun omzunu sıktığı koluna baktı. Çenesinin kasıldığını gördüm. Ben yerimden kalkmadan öylece sırıtıp dinliyordum.
Cenk etrafımızdan dolanıp yanıma geldi. Saçımın bir tutamını eline alıp okşayarak yüzünü yaklaştırdı. Kulağıma fısıldayarak;
-Şimdi istersen buradaki olayı kapatabiliriz yabani.
Yeni arkadaşına rezil etmek istemem. Malum çokta arkadaşın yok zaten. Sadece masum bir iyilik karşılığında..

AVCILARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin