5.BÖLÜM

9.3K 308 12
                                    

Yorum ve yıldız atmayı unutmayın lütfen.

                             ○●○

Meğer büyüyünce geçer dedikleri şey mutlulukmuş. Öğrenmiştim, hemde en acı bir şekilde öğrenmiştim.

Arkadaşımın günden güne gözlerimin önünde erimesiyle anladım. O gün hastaneye götürmeye çalıştığımda izin vermemesinden anladım.

Babası ve abileri duyarsa onu suçsuz ve günahsız olduğu halde öldüreceklerini söylediğinde anladım.

iki ay olmuştu ağzından tek kelime dökülmeyeli. Kendine bir şey yapar korkusunda kapısının önünde yatıyordum.

Okulu boşlamıştık, bizim yerimize sınavlara Ece ve Efe giriyordu.
Güney ise o da bitik bir durumdaydı.

Çoğu gece içip sızıyordu bir köşeye. O da konuşmamaya yemin etmiş gibiydi.
Bende kendimi suçluyordum  ama Eşlemi benden başka ayağa kaldıracak kimsesi yoktu.

Yıklamazdım, işte ben böyle büyüdüm. Ben arkadaşım için büyüdüm. Hazırladığım çorbayı bir kaseye koyup tepsinin içine koydum.

Bir kaç dilim ekmek de alıp Eşlem'in odasını yol aldım.

Kapıyı çalıp sessizce girdiğimde yatağında oturmuş sadece boşluğu izleyen arkadaşımla derin  nefes alıp gülümsemeye zorladım kendimi.

"Çorba yaptımm senin yaptıkların kadar olmasa da eh işte"

Gülerek yanına oturup tepsiyi dizlerime koydum.
Eşlem bana bakmamıştı, önceki günlerde en azından o da gülmeye zorlardı kendini.

"Ne hissediyorsun bebeğim"

Yemeği komidinin üstüne koyup saçlarını sevdim yavaş yavaş. Sanki saçları da gün geçtikçe soluyor gibiydi.

"Hilal"

ihtiyaçla ismimi fısıldadı, yanına oturup göğsüme çektim güçsüz bedenini.

"Söyle canımın içi, ben senin yanındayım"

Yutkunuş sesini duydum ama saçlarını okşamaya devam ettim.

"Hamilelik testi alır mısın?"

Elim havada kaldı, yanlış duyduğumu düşündüm.

"Ne?"

"Hilal lütfen"

"T.tamam tamam ben alacağım sen sakin ol"

Bütün vücudu titriyordu, yavaş yavaş saçlarını severek sakinleştirmeye çalıştım.

Uykuya daldığında yatağa yatırıp üzerini güzelce örttüm. Komidinin üstündeki tepsiyi alıp hızla mutfağa koyup eceyi eve çağırdım hamilelik testi de almasını söyleyerek.

Korku ve telaşla salonun içinde dolaşırken evin kapısı yavaşça çalındı. Hemen kapıyı açtığımda Ece bir şey demeden içeri girdi.

Şimdi ise ece ile karşılıklı oturmuş ortada duran eczane poşetine bakıyorduk.

ikimizin de aklında en korktuğumuz şey vardı.

"Güney nasıl"

Derin nefes alıp başını koltuğa yasladı.

Ece "tükenmiş bir durumda, iki kelimeden öteye gitmiyor. Ha tabi o oruspu çocuğunu arıyor gece gündüz"

Hangimiz tükenmemiştik ki, iki ayda 10 yıl yaşlanmıştık. Sanki 60 gün değil de bir asır gibiydi.

MASUM HAYATHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin