➺ perde 2, sahne 1

15 8 5
                                    

✽ ✽ ✽

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Akşamüstü güneşinin gri havayı az da olsa dağıtabildiği ve kızıllıklarını sıkıcı bulutların arasından şehrin siluetleri arasına serpiştirdiği havadaki karanlık gece saatler yaklaşmadan gecenin kendisini getirmiş gibiydi.

Bu laciverte kayan gök kubbenin altında, kampüsün taşlı yollarında yürürken ellerini kabanına sıkıştırmış ve çenesini göğsüne yaslamış profesör Kingsley oldukça düşünceli görünüyordu; siyah kabanın rengini koyulaştırdığı mavi gözleri gökyüzünden bir parçayı içinde barındırıyordu adeta. Dalgın bakışlarını botunun çiziklerle kaplı ucunda dolaştırırken zihnini bulandıran ve karmaşık duygularla yüklü bulutları dağıtabilmek adına kütüphanede dolanmaya, rafların arasında kendisini kaybetmeye gidiyordu. Titania dün geceden beri onu aramamış veya mesaj bırakmamıştı. Oberyn aslında onun bu ani çıkışını beklemiyordu ve kendisine naz yaptığını düşündüğü için sessizliğine gömüldüğünü sanmıştı; oysaki yanılıyordu. Bugün çiçekçi dükkanına uğrayıp onunla yeniden tatlı dilinin maharetini kullanarak konuşmayı denemek istemişti ancak dükkan kapalıydı.

Titania'nın nereye kaybolduğunun merakı kafasının bir köşesi kurcalayan başka meseleydi ama içinde kontrol edemediği, üzerinde düşündükçe kabaran bir öfke vardı. Jen hayatına akademide yön vermek istiyorsa Titania buna nasıl karışabilirdi ki? İnsanlara her daim saygıyla yaklaşan orman kraliçesi onların özgür iradelerini elinden almaya kalkışmazdı ve bu aslında aralarındaki anlaşmazlıkta Oberon'a avantaj sağlıyordu; yine de öfkesinin önüne geçemiyordu. Baraj duvarını aşıp şehri basmaya çalışan çılgın dalgalar gibi yükseliyor ve düşüncelerin daha çok birbirine girmesine yol açıyordu. Oberyn Kingsley bu genç kızın, parlak bir gelecek vaat eden bu öğrencinin danışman hocası olmayı kafaya koymuş ve onunla beraber bu akademik dünyada kendisine açılacak yolların hayallerini kurmaya başlamıştı bile.

Titania'nın bunun önünde duracak insanlardan biri olması canını sıkıyordu. Kraliçesi her daim ona ayak uydururdu; modern hayatın kalbine atılmak istediğinde Titania onu takip etmişti, Oberyn burada hayat kurmak istediğinde kraliçe ona karışmamış ve kendi yalnızlığında küçük dünyasını inşa etmeye başlamıştı. Şimdi onun adamın hırslarının önüne engelleri dizmesine sebep olan neydi?

Kütüphaneye giden yola sapmak için köşeyi döndüğünde bankta oturup ağzında bir dal çeviren Puck'ı gördü. Sarı kıvırcıkların koyuların üzerinde dağınık bir çamaşır sepeti misali yükseldiği adam hayatın rastgele bir parçası gibi görünüyordu ancak gerçeği tek bilen Oberon'du. Üzerinde koyu renk bir kot pantolon, beyaz tişört ve uzun kollu kareli gömlekle kot ceket olan orman perisinin bu kadar sıradan görünmesi neredeyse şaşırtıcıydı ancak onu buna ikna etmek kolay olmamıştı.

Puck kralını gördüğünde banktan ayaklandı ve dalı ağzından çıkardığında yanına doğru yürüdü. "Canın sıkkın görünüyor." dedi havadan sudan bahsedercesine neşeli bir tonda.

a midterm night's dream | retellingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin