✽ ✽ ✽
Bilgisayar ekranının ışığı odadaki zifiri karanlığı keskince delip geçen tek şey olurken ekranın karşısında oturan genç kadının kafası dopdoluydu. Gözlükleri ensesine inmiş topuzuna sıkıştırdığı saçlarının tepesindeydi ve Jen Rinas bir kalemi arada sırada topuzuna, kulağının arkasına ya da burnuyla dudaklarının arasına sıkıştırırken bugün ders hocalarından birine gösterdiği fikrini daha nasıl geliştirebileceğini düşünüyordu.
Oberyn Kingsley üniversite bölümünde bir efsane olarak anılırdı ve sadece verdiği derslerdeki kotanın düşüklüğünün yarattığı hayal kırıklığıyla değil, aynı zamanda yakışıklılığıyla da bilinen gerçekten de eşsiz bir tiplemeydi. Onun zorunlu dersine giren Jen adamın bu kadar bilgili ve geniş bir vizyona sahip olmasına hayranlık beslese de içten içe onu kıskanmadan edemiyordu; zira genç kadının yüreğine taht kurmuş hayal bir gün onun gibi bir profesör olabilmekti. O yüzden tüyleri ürperten bir endişeyle onu odasının önünde belirdiğinde ve her an parçalananilecek cesaretiyle fikirlerini ona gösterdiğinde doğrusu güler yüzlülükle onaylamasını pek beklememişti. Adamın elinde tuttuğu defter kağıtlarını okurken sessizliğine gömülmesini, renkli gözlerini satırlarda dolaştırmasını yakından izlemişti; insanların söylediği kadar yakışıklı olduğuna hak verse de asıl hayranlık duyduğu şey zihniydi. Diğer bölümlerin hocaları genelde orta yaşlı olurdu ya da genelde pek çekici görünüşleriyle bilinmezdi; öte yandan o kampüse ve fakülteye ayak bastığı ilk günden itibaren Oberyn Kingsley'in ününü destekleyen en önemli şeylerden biri de parıldayan irice renkli gözleri ve yumuşak kıvırcıklarının gölgesini düşürdüğü yakışıklı çehresi olmuştu.
Jen onun gözüne girebildiğinden ya da adamın kendisini derslerde hatırlayabileceği kadar büyük bir izlenim bıraktığından şüpheliydi ama eğer onun danışman hocası olmaya ikna ederse tezinin beklediğinden daha büyük bir kitleye ulaşacağından emindi. Oberyn Kingsley'in tek avantajı yakışıklı yüzünün insanları etrafına çekmesi değildi; aynı zamanda oldukça geniş bir ağı vardı ve akademi dünyasında Jen'in kariyerine katkı sağlayabilecek kilit isimleri iyi tanıyordu.
Kalemini en sonunda masaya bırakıp fikirleri karaladığı defterini kapattığında açlıkla guruldayan karnını susturmak adına mutfağa yönelmeye karar vermiş genç kız koridordan dış kapının kapanma sesini duymuş, böylece bugünkü yaşadığı görüşmeyi zihninde değerlendirme süreciyle tez üzerine kafa patlatma seansını bir kenara kaldırmaya karar vermişti. Sandalyesinden ayaklandı ve topuzunu, kirli pijamasını ya da hiçbir dağınıklığını umursamaksızın odasından dışarıya çıktı. Sırt çantasını portmantoya fırlatırcasına bırakmış abisinin koridorda yürümesini izledi. Geçen geceden beri ilginç bir sessizlik kabuğuna çekilmiş adamda neyin yanlış olduğunu tam olarak kestiremiyordu.
"Aç mısın?" diye sordu abisine o lavaboya girmeden önce.
"Eh işte. Sen daha yemedin mi?"
"Mutfağa gitmek üzereydim." dedi Jen ve omuzlarını silkti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
a midterm night's dream | retelling
RomancePost modern dünyada sadece sıradan bir çiftten ibaret olan Periler Kralı Oberon ve Periler Kraliçesi Titania'nın gittikçe derinleşen anlaşmazlığı, karmaşık duyguların iplerine dolanmış dört gencin hikayesine karışır ve basit bir vize gecesi olması g...