✽ ✽ ✽
O gün siyah beyaz çizgi desenleriyle kaplı yün kazağını giymiş Jay kütüphaneye gitmekte aslında kararsızlık yaşıyordu. Çantasına defterlerini ve kalem kutusunu koyarken kız kardeşinin sabırsız bakışları üzerinde dolanıyordu lakin bu en son umursadığı şeylerden biriydi.
Kendisine itiraf etmekte zorlanmıştı ama aslında Heather'ı özlemişti. Genç kadının kendisine sırnaşıp kollarına bedenini dolarken koca gülümsemesini dudaklarında görmeyi, yumuşak çikolata kahvesi gözlerinin içine bakmayı, öpücüklerine boğulmanın yarattığı heyecanın yüreğini sarsmasını özlemişti. Onunla buluşmakla yaşadığı kararsızlığın sebebini çözmekte zorlanıyormuş gibi davranmak kolaydı; oysaki sorunun ne olduğunun farkındaydı Jay. Babasının sözleri aklının bir köşesinde her daim yankılanırken genç kadının da bir gün kendisine böyle bakacağından endişelenmeye başlamıştı. Ailesinin sözlerinin etkisinde kalmayacağını kim bilebilirdi ki? İnsanların aileleri hayatlarının ayrılmaz bir parçasıydı ve kesip atmak asla kolay olmazdı. Heather babasının söyledikleri için saatlerce özür sıralasa bile bu kelimeleri sarf edip onu aşağılayan nihayetinde kızın babasıydı ve Jay onun babasından özür bekliyordu.
Çantasını sonunda omzuna attı ve kulaklığını takarken evden çıktı. Jen'in onun gitmesiyle rahatça bir nefesi çekip mutfağa yöneldiğini tahmin etmesi zor değildi. Telefonunu çıkardı ve bir şarkı seçmeye çalışırken her tarafa dağılıp zihnini darmadağın etmiş düşüncelerini toparlamaya çabaladı. Aklının her bir köşesini işgal eden neredeyse tek bir şey vardı ve o da Heather'ın sevimli yüzüydü. Gözlerini kırpıştırıp dinleme listesindeki müziklere odaklanmaya çabalarken sonunda rastgele bir şarkıya tıklayıp yürümeye başladı.
Kiraladıkları ev üniversitenin geniş kampüsüne yakın olduğu için genelde yürüyerek gitmeyi tercih ediyordu, şehrin içinde yürümek aslında oğlanın hoşuna gidiyordu. Büyük şehirde yaşayıp büyümüş biri olarak şehrin içine işlemiş gürültüsünü, kalabalığını ve çirkinliğini atabilmek kolay değildi. İronikti ancak Jay büyük şehre alışmanın ne kadar berbat olsa da bunu kendi ruhundan ayırabileceğini sanmıyordu. O anlarda kaldırımda yürüyüp çevresindeki mağazaların vitrinlerini izlerken yarın gireceği sınavı ve Heather'ın öpücüklere boğmak istediği gülümsemesini unutmaya çabalıyordu.
On beş dakikalık yürüyüşünün ardından kampüse adımladığında akşamüstünün açık mavi ve mor karışımı renk paletiyle şehri boyadığı manzarası arkasında kalıyordu, kampüs binalarının arasında kıvrılan taşlı yolda ilerleyip kütüphaneye doğru yürürken kalbinin ritminin hızlanmaya başladığını fark etti. Heyecan adeta içinde büyüyerek tırmanıyordu ve Jay o an genç kadını görmek için can atmasını engelleyemiyordu. Bu yüzden gurursuzluğunu yüzüne çarpan o hırçın sesi duymak heyecanını neredeyse söndürür gibiydi ama kütüphaneye yaklaştıkça ses sadece belli belirsiz bir mırıltıya dönmüştü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
a midterm night's dream | retelling
RomancePost modern dünyada sadece sıradan bir çiftten ibaret olan Periler Kralı Oberon ve Periler Kraliçesi Titania'nın gittikçe derinleşen anlaşmazlığı, karmaşık duyguların iplerine dolanmış dört gencin hikayesine karışır ve basit bir vize gecesi olması g...