➺ perde 2, sahne 3

16 8 6
                                    

✽ ✽ ✽

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Ayakları yere bastığı an koşturmaya başlayan kıvırcık saçlı peri oğlanı acele etmeye çalışıyor, bir yandan da adımlarını zeminin sertliğine alıştırmaya çalışıyordu.

Bulutların arasında, bu sert betonların ayakkabısının kalın tabanına rağmen ayağının altına battığını hissetmeden süzülmek öylesine rahatlatmıştı ki elinde tuttuğu çiçeğin yapraklarını izlerken ve trafikte sıkışmış insanlara acıyıp arada bir camlarına kuş tezeği yollarken eğlencesini bölüp de kralına gidesi pek gelmemişti. Bazı arabaların motorlarını durdurmuş, bazı trafik ışıklarıyla oynayıp insanların saatlerce beklemelerinin ardından gelen öfkeyle birbirine saldırmasını izleyip çiçekleri avuçlarının içlerinde çevirip durmuştu. Kral Oberon insanların çok basit varlıklar olduğunu söyleyip dururdu ve Puck onları kızdırmanın bu kadar kolay olmasından acımasız bir keyif duyuyordu. Doğaları belki de o kadar basit değildi ancak Puck için kesinlikle öyleydi.

Ayaklarına yeniden batmaya başlamış beton zeminde ilerlerken düşmemek için birkaç kez kenarlardaki ağaçlara ya da bankların kenarlarına tutunmak zorunda kalmıştı. Akşam karanlığı şehrin üzerine çoktan çökmüştü ve gideli birkaç saatten fazla geçtiğinin farkındaydı. Çiçeği bulmak beklediğinden de kolay olmuştu ancak öfkeyle çekip gitmiş ve esamesi okunmayan kraliçenin nerede olduğuyla ilgili hâlâ bir ipucu bulamıyordu.

Kütüphanenin kapısına geldiğinde durdu ve birdenbire cebindeki telefonu çıkardı. Kullanmaya alışması için neredeyse bir yılını harcadığı aleti genelde kralın kendisini çağırması için yanında barındırıyor ya da bazen Bezelye Çiçeğini aramak için kullanıyordu. Rehbere girdiğinde ve peri kızının numarasını tuşlayıp kulağına götürdüğünde kütüphane kapısından yavaşça uzaklaştı ve çiçekleri pantolonun arka cebine yerleştirdi.

Sonunda telefon açıldığında ve karşıdan Bezelya Perisinin tiz sesi yükseldiğinde Puck'ın suratında bir gülüş patlayıverdi adeta. "Bak sen şu işe. Bezelye Çiçeği değil mi bu aramalarımı cevaplayan?"

"Beni rahat bırakmıyorsun ki. Derdin ne?"

Puck elini ön cebine yerleştirirken ayakkabısının ucuyla parke taşının kenarına vurmaya başladı. "Kraliçeyle konuşmam gereken bir mesele var. Kral Oberon... sanırım beni yanında istemiyor ve ben ne yapacağımı bilmiyorum."

Bir süre Bezelye Çiçeğinin sesi duyulmadığında Puck dudağının kenarını dişledi. Yalana inandırıcılık katması için sesinin titremesine özen göstermiş, cümleler arasında özellikle duraksamıştı ancak kendisini bir yüzyıldan beridir tanıyan Bezelye Çiçeğinin yutmayabileceği ihtimalini de göz ardı edemiyordu.

"Kral Oberon seni asla hizmetinden atmaz." dedi sonunda peri kızı. "Öyle olsa bile, Kraliçenin seni kabul edeceğini nereden çıkardın ki?"

Puck kocaman gülümsedi ve yeniden ağlamaklı sesini takındı. "Ormana dönmek istiyorum Bezelye. Onun da istediğinin bu olduğunu biliyorum. Beni de yanına alamaz mı?"

a midterm night's dream | retellingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin