✽ ✽ ✽
Kütüphane taşlarının mat zeminine yansıyan akşamüstü manzarasının lacivert ışıltısı yavaşça kayboluyordu. Bu taşların üzerinde kararsız adımlarıyla ilerleyen Darius ise kafasındaki düşüncelerin birbirine girmesiyle yanağının içini dişliyor, bir yandan da Heather'ı Jay ile gördüğünde ne yapacağını düşünüyordu.
Elleri pantolonunun ceplerine sıkıştırmış halde yürümeye devam ederken kütüphane binasının köşesi göründü. Kiremit taşlarıyla kaplanmış dış cephesi ve beyaz temiz köşeleriyle kütüphane retro bir görüntü sergilese de koca camları ve balkonlardaki pvc pencereler aslında bütün bu yaratılmaya çalışılan havanın altının ne kadar boş olduğunu gözler önüne seriyordu. Pvcler kiremit taşlarının soluk rengiyle karşılaştırıldığında oldukça komik kaçsa da insan bir kere alıştı mı pek önemseyemiyordu. Darius masaların yerleştirildiği koca balkonlara göz gezdirirken ne kadar kalabalık olduğunu fark etti; sınav haftası olduğunu göz önüne alırsa bu kalabalık normal sayılırdı. Darius onca kişi arasında Heather'ı nasıl bulacağını düşündü ve yavaşça kütüphaneye adımladı.
Kocaman üç katlı binanın her bir köşesi sınavlarına hazırlanmaya ya da bu ortamdan faydalanmaya gelmiş öğrencilerle kaynıyordu. Darius telefonunu çıkarıp en son kendisine dün mesaj atmış genç kızla olan chate tıkladı ve ne yazabileceğini düşünerek bir süre ekranla bakıştı. Kütüphanenin içinin daha sessiz olacağına emindi fakat kütüphane dışındaki ortak alanlarda kısık mırıltılar ve kahkahalar dönüyordu.
darius: neredesin?
Mesajı attıktan sonra Helena'nın cevabını beklemeksizin telefonu tuş kilidine alıp etrafına yavaşça göz gezdirmeye başladı. Sınav haftası stresi her öğrencinin midesini ezer ve kafasını allak bullak ederdi ancak Darius hiçbir zaman bu strese kapıldığını hatırlamıyordu. Lisenin son senesi haricinde genel olarak hayatından sınav stresi eksikti. Derslerini dinler, gerekli yerlere not alır ve bu anahtar kelimeleri sınav haftasında gözden geçirirken hatırladıklarını da deftere yazıp çalışmasını bitirirdi. Arada oturup saatlerce kafasını patlattığı saatler olabiliyordu ama hiçbir zaman gerçekten endişelenebildiğini hissetmemişti.
Darius hayatında nadiren işlerin ters gitmesiyle ne yapacağını bilemediği anları deneyimlemişti ve belki de rahatlığının asıl sebebi, ona karşı çıkan faktörlerin hayatı boyunca kendisinden daha düşük sınıftaki bir insana nazaran çok çok daha az olmasıydı. Kendisini genelde ailesinin parasıyla tanıtmaktan hoşlanmazdı ancak Darius tam olarak ağzında altın kaşıkla doğmuş o oğlandı.
Bu stresten etkilenmeyerek bakışlarını bilgisayarların olduğu kütüphanede dolaştırdı. Bu sırada telefonundan gelen titreşimle elini kaldırdı ve ekrana bakındı.
nerdelena: zemin kat, 2. salondayım.
darius: heather da orada mı?
nerdelena: gel ve kendin gör.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
a midterm night's dream | retelling
RomansaPost modern dünyada sadece sıradan bir çiftten ibaret olan Periler Kralı Oberon ve Periler Kraliçesi Titania'nın gittikçe derinleşen anlaşmazlığı, karmaşık duyguların iplerine dolanmış dört gencin hikayesine karışır ve basit bir vize gecesi olması g...