1 saatlik dersimiz sona ermişti. Maalesef dersin bitmesi uzun zaman almıştı. Zaten hep böyle olurdu. En sevmediğiniz şeyin bitmesi uzun zaman alırdı. En sevdiğiniz vakit ise şıp diye biterdi.
Herkes sınıftan çıktı. Bizde sonlara doğru çıktık. Bahçede çıkışa doğru yürümeye başladık. Mevsim konuşmadığı için artık ben konuşmaya başladım. "Mevsim noldu? Neredeyse 1,5 saattir yüzüme bile bakmıyosun. Hadi bunu geçtim. Kızım sen hiç böyle olmaz-" duraksadım. Çünkü Mevsim bi kere daha böyle olmuştu o da sevgilisinden ayrıldığı zamandı."Yani 1 kere dışında sen çok renkli birisin. Balım noldu sana?" Dediğimde bana döndü ve bi anda bana sarılıp ağlamaya başladı. İlk başta küçük bir şaşkınlıktan sonra bende kollarımı ona sardım.
Bir süre öyle kaldıktan sonra bahçeden çıkmıştık. Sonra okulun yakınındaki sahile gidip bi banka oturduk. Bu sefer Mevsim konuşmaya başladı. "Annemle çok kötü kavga ettik Güneş" şaşırmıştım. Çünkü Mevsim ve annesi aşırı iyi anlaşırdı. Bu yüzden şaşırmıştım. Mevsim devam etti. "Ben alt tarafı bir yavru kediyi çok beğendim ve eve almak istedim.Sabah anneme bunu söylemek istedim. Anneme bunu söylediğimde bağırıp çağırmaya başladı. Sonra tartıştık baya işte. Bende evden sabah erken çıktım. Okulda bekledim." Hem üzülmüştüm hem de sinirliydim. Üzülmemin sebebi annesiyle tartışmasıydı. Sinirlenmemin sebebi beni sabah yanına çağırmamış olmasıydı. "Niye beni aramadın Mevsim? Yanına gelirdim. Konuşurduk. Içın rahatlardı biraz olsun." Dedim. O da beni onaylar anlamında başını salladı. "Haklısın Güneş , seni arayabilirdim. Ama seni rahatsız etmek istemedim." Dedi. Bu kadar yakın olmamıza rağmen bunu nasıl söylerdi. "Mevsim sen benim kardeşim gibisin. O nasıl laf kırılıyorum bak ." Mevsim gülümsedi. Sonra bana sarıldı. Ayrıldığında "iýiki varsın be Güneş im" dedi. Gülümseme sırası bendeydi. "Sende iyiki varsın balım" dedikten sonra banktan kalktık.
Otobüse bineceğimiz zaman ayrılma vaktimiz gelmişti. Ben voleybola Mevsim de kickboks a gidiyordu. Onun evi bizim oturduğumuz evin alt sokağındaydı. Ama kickboks okuldan sonra gittiği için otobüslerimiz ayrılıyordu. Bende eve gitmeyecektim. Çünkü bende voleybola gitcektim. Mevsim in bineceği otobüs geldiğinde sarılıp ayrıldık. Sonra Mevsim gitti.
Benim de bineceğim otobüs 10 dakika sonra gelmişti. Otobüse bindim . Şansıma otobüs tıklım tıklımdı. Oflayarak da olsa otobüste ilerledim. Bir tane benim yaşlarımda bir çocuk a çarptığımda " dikkat etsene be" dedi. Bende o anlık sinirle "bilerek mi yaptım ne söyleniyorsunuz" dedim. "Off tamam ya birşey demedik" dedi. Çocuk esmerdi. Boyu da benden uzundu. Ela rengi gözleri vardı. O an alnına çakasım geldi. Ama kendimi tuttum. Ama birşey de demedim. Çünkü ben haklı olduğum için konuyu kapamaya çalışmıştı. Şöyle bir kötü durum vardı. Otobüs sıkış fıkış olduğu için onun arkasında kalmak zorundaydım.
İneceğim durağa geldigimde indim ve derin bir nefes aldım. Çok bunalmıştım. O çocuğa da hala sinirliydim. Voleybol oynadığım binaya varmak için biraz yürüme mesafesi vardı. Kafamı dinlemek için kulaklığımı taktım ve müzik listemden bi şarkı açtım.
Binaya vardığımda soyunma odasına geçtim ve şortumla voleybol formamı giydim. Soyunma odasından çıktım ve salona girdim. Bugün antrenman günüydü. 1,5 saatlik antrenmandan sonra çıktım ve eve gittim.
Eve vardığımda saat 17.00 idi. Ev haline bürünüp yemeğimi yedim. Annemi ve babamı öptükten sonra saat 21.00 da yatağıma geçtim. 1 saat kitap okuyup telefonda gezindim. Sonra oldukça yorgun geçen bir günden sonra telefonumu kapayıp kendimi uykuya bıraktım.
Bazı detaylar dışında günüm güzel geçmişti.
Sjsjssjsj
Nasıldı? Umarım hoşunuza gitmiştir. Oylamayı ve yorum yapmayı unutmayın. Şuan 10 kişi okudu bu kitabı. Evet çok az. Ama daha bugün başladım yazmaya. Umarım artar okurlarımız.
Şimdilik görüşmek üzere...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜNEŞ & DENİZ
Teen FictionVoleybol sevdalısı bir kız ve bir Voleybol antrenörünün hikayesi ...