Büyük bir inatla sırf beni görmek için sürekli oda arkadaşım olan Doha'yı ziyarete gelen Hanbin ile gülmeden edemiyordum. Ben yatakta leptopla makale okurken Hanbin ise Doha'nın yatağına oturmuş arada bana bakarken bir yandan onunla muhabbet etmeye çalışıyordu. Komikti ki aynadan bana baktığını çok net bir şekilde görüyordum. Gözlerimi leptoptan kaldırıp ona bakarken gözlerimiz buluşmuştu, gülüyordu. Hem kendisi hem de gözlerinin içi.
Gülümsemesine karşılık verirken Doha konuşmaya başladı. "Hyung hayırdır ya? Niye geldin bi anda?" Hanbin panikle Doha'ya vurdu. "Ay ne demek hayırdır? Aşk olsun ben sana sadece bir şey olunca mı geliyorum?" Doha gülüp ensesini kaşımıştı. "Birazcık öyle..işin düşünce geliyorsun normalde" Hanbin alınmış gibi triplere girerken kıkırdamadan duramıyordum, o sırada içeri Doha'nın sevgilisi Osuke girmişti. Doha'yı alıp alamayacağını sorarken Doha gülüp ayağa kalktı. "Hyung ben gidiyorum, gelmem de daha sende odana geç" Hanbin kafasi ile onayladıktan sonra ayağa kalkmıştı. Osule ve Doha çıktıktan sonra leptoba başımı tekrar çevirdim.
Biraz sonrs önümdeki leptop çekilince kafamı kaldırıp leptobu masaya bırakan Hanbin'e bakmıştım. Yavaşça üzerime eğildiğinde ondan gözlerimi bir saniye dahi çekmiyordum. "Sen az önce bana mı güldün?" Dilimi çıkarıp dalga geçerek konuştum. "Evet çok komiktin" Birden beni gıdıklamaya başlayan Hanbin ile anlık bir şoka uğramıştım. Ağzımdan kaçan kahkahalara engel olamazken gözlerimi dahi açamıyordum. Hanbini tutmaya çalışıyordum ama ne ala, bacaklarımın üzerine tek bacağını koyup hareketlerimi kısıtlamıştı. Oda kahkahalarımla dolarken gözlerim dolmuştu gülmekten. Nefesim kesilirken Hanbin panikle durup üstümden kalkmıştı. Yüzüme eğilirken gözlerimi araladım. Gülümsemeden edemezken o da gülümsemişti. "Hayatımda gördüğüm en güzek gülüşe sahipsin" aniden aldığım iltifat ile yanaklarım kızarsa bile buna sessiz kalamazdım. "Sen gülerken kendini hiç görmemişsin sanırım" sözlerim onunda utanmasını sağlarken elini tutmuştum. "Ciddiyim" Gözlerini gözlerimden çekmezken tekrar üzerime çıkmıştı.
Hanbin üstüme doğru eğilirken kalbim yerinden çıkacak gibiydi. Sırtım yatakla buluşurken onunla aramda yine inçler kalmıştı. O çok özlediğim dudakları dudaklarımda hissetmemle gülümsemiştim. Onunda gülümsediğini anlayabiliyordum. Kollarımı boynuna sararken elleri yine arsızca bedenimi sarmıştı. Tamamen en büyük arzumla onun altındayken gözlerimi araladım. O dudaklarımı öperken ben onu izliyordum. Her şekilde kusursuz bir insandı. Dudaklarımdan ayrıldığında nefeslerini düzenlerken inip kalkan göğüsleri dikkatimi çekmişti. Geniş göğüslere sahipti, bedeni oldukça kaslı duruyordu. En azından giydiği sarı kazaktan öyle görünüyordu.
Gözlerimin onun bedeninde olduğunu fark etmiş olacak ki hızlıca üzerindeki kazağı çıkartıp yatağın önüne bırakmıştı. Gözlerimi çıplak bedeninden alamıyordum bile. Nutkum tutulmuş bir şekilde vücudunu süzüyordum. Fazlasıyla belli olan karın kasları, geniş omuzları, kaslı göğüsleri ile Sung Hanbin her türlü mükemmeldi. Göğsünün üzerindeki dövmeyi süzerken parmağımı hafifçe dövmesinde gezdirdim. "Güzel mi?" Bir şey diyemeden sadece kafamı sallayabilmiştim. O ise dayanamayıp dudağıma hafif ama uzun bir öpücük bırakmıştı. "En çok hangisini beğendin?" Parmağımı ortadami yıldızın üzerinde tutup gözlerine bakmıştım. "Neden?" Omuzlarını silkip gülümsedi. "Merak ettim" Anladığımı belirtirken tekrar dudaklarımızı birleştirmişti. Kesinlikle henüz teklif almamıştım ama muhtemelen bir çok çiftten daha çok öpüşmüştük. Karşımdaki çocuk o kadar sabırsızdı ki, gördüğü yerde yapışacak diye korkuyordum.
Ellerimi çıplak omuzlarına koyarken o da benim kazağımın altından belimi okşamaya başlamıştı. Sıcak vücudumun soğuk elleri ile teması çok başka hissettirmişti. Keşke onu daha başta keşfetseydim diye çok pişmanlık duyuyordum. Boşu boşuna aylarımı ona nefret duyarak geçirmiştim, hiçbir şey yapmadığı halde. Herkes onun diğerleri gibi olmadığını söylese bile ben hep kendi yolumdan gitmiştim. Her ne kadar bu huyumu sevmesem de ön yargılı biriydim. İstemsiz başta etrafına bakarak yargılayıp nefret ile dolmuştum ona karşı. Şimdi ise onun dudaklarına karşı koyamayacak kadar acizdim. Onun altında olmak hoşuma gidiyordu.
Aniden kapının kulpunun zorlanması ile birden ikimizde yerimizden sıçramıştık, Hanbin öyle bir sıçramıştı ki yere düşmüştü. Yatağın arkasına düştüğü için sessiz olmasını söylerken ikinci denemesinde kapıyı açan çocuğa baktım. "Ah burda mıydın Hao? Niye telefonuna yanıt vermedin?" Ben üstümü düzeltirken toparlanmaya çalışıyordum. Kuanjui gelip yatağıma otururken Hanbin'in kazağını fark edip eline aldı. "Ana ne güzel kazak, ben giyiyim mi yarın?" Hızlıca uzanıp kazağı Jui'den alırken kafamı iki yana salladım. "Hayır ben giyeceğim yarın, oluyor mu diye denedim" Jui dediklerimle göz devirip yataktan sarkan ayaklarını izledi. "Bencil" Uzanıp omuzuna vurdum ve dudaklatımı büzdüm. "Nerem bencil be yalancı? Bütün kıyafetlerimi valizina koymuşsun valize koymaya kıyafet bulamadım" dediklerimle kahkaha atmıştı.
"Dağılmış gibi görünüyorsun, çok komik. Üzerinden tır mı geçti la?" Biraz güldükten sonra beni süzmül ve birden durmuştu. Gözlerinin kaldığı yere bakarken hem açık olan düğmem ve fermuarımı hem de şişmiş bir şeyi fark edince sıçtığımı anlamıştım. "Lan?! Düşündüğüm şeyi mi yapıyordun sen de??!!" Çığlık atarak ayağa kalkan Jui ile paniklemiştim. "Hayır ne alaka?! Bir dakika ne düşündün?" Jui geri geri kapıya giderken bende ona bakıyordum. "Kendini mı parmaklıyordun?!" sonda yine çığlık atmasıyla bende "Salak mısın Jui?!" diye bağırmıştım. Jui hızlıca odadan çıkarken eşimi alnıma vurmuştum. Yandan çıkan Hanbin'e baktığımda yüzünde pek de güvenli olmayan bir sırıtış vardı. "Arkadaşın-" utançla cümlesini kesmiştim. "Ah yalan yanlış konuşuyor takma onu" Hanbin yatakta yakınıma otururken bana dönüp tekrar sırıtmıştı. "Evet.. yalan yanlış konuşuyor neden kendini parmaklayasın ki benim parmaklarım varken?" dediği şeyle aptal gibi kalırken amacını şimdi anlamıştım. Ama kesinlikle buna bir itirazım dahi yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Shameless-haobin
FanfictionBütün edebsizliğim ile bana istediğini yapman için sana yalvarıyorum Sung Hanbin.