Geçmiş zaman
Ilgın o gün çok mutlu uyanmıştı.
Çünkü bugün amcası ile kuzenleri geliyordu.
Ilgın kuzenlerinin gelmesini çok seviyordu, abisi onlar gelince onu kıskanıyordu.
Ilgın ailenin tek kız çocuğuydu bu yüzden de bütün ilgi onun üzerindeydi.
Bu konuda pekte şikayetçi olduğu söylenemezdi.Kuzenlerini severdi ama onu hep darlarlardı.
Bir araya geldiklerinde sürekli onu sevmeye çalışırlardı.Ilgın ilgiyi severdi ama en çokta abisinin ilgisini.
Kuzenleri geldiği zaman abisi onu kıskanmasaydı onların geldığine bu kadar sevinmezdi.Ilgın dolabın karşısına geçerek en sevdiği mavi elbisesini giyindi.
Bu elbise Ilgına çok yakışıyordu,mavi gözlerini ortaya çıkarıyordu.Ilgın elbisenin ona yakıştığını biliyordu,eğer güzel olursa abisi onu daha çok kıskanırdı ve onunla daha fazla ilgilenirdi.
Ilgın hızla elbiseyi üzerine giyerek odadan çıktı.
Merdivenleri abisinin onu kısķanacağı düşüncesi ile mutlu mutlu inmekteydi.
Salonun kapısına geldiğinde içeri kısa bir bakış attı.Babası koltukta oturmuş elinde ki telofonu ile ilgileniyordu.
Abisi ise eline aldığı okuma kitabını okumaya çalışıyordu.
Evet okumaya çalışıyordu çünkü dokuz
yaşında olmasına rağmen bazı kelimelerde zorlanıyordu.Ilgın bazen düşünmeden edemiyordu , acaba abisi ve küçük kardeşi evlatlık mıydı?
Yani kendisi beş yaşında olmasına rağmen okumayı şimdiden öğrenmişti.
Küçük kardeşi de dört yaşında olmasına rağmen yürürken hâla takılıp düşebiliyordu.Ama arada ki benzerliği fark edince bu düşüncelerden vaz geçiyordu.
Abisini ve babasını daha fazla izlemeyi bırakıp mutfakta hazırlıklar ile ilgilenen annesinin yanına doğru yol almaya başladı.Annesini kapı kenarında izlemeye başladı.
"Ilgın gel bakayım yanıma."
Gülşah hanım kızının saçlarının dağınık olduğunü fark etmişti.
Ilgın yaşıtlarına göre daha olgun ve zeki olabilsede ne de olsa o daha bir çocuktu.Büyüklerin yapabildiği her şeyi de yapamazdı ki.
Ilgün annesinin sözünü dinleyerek onun yanına gitti.Gülşah hanım kızını masaya doğru çekeleyerek Ilgını sandalyeye oturttu.
Güşah hanım sandalyenin arkasına geçerek kızının saçını örmeye başladı.
Bir yandan da hayıflanmadan edemiyordu,Ilgın saçını taramaktan nefret ederdi.Bu yüzden de saçı hep dolaşık olurdu.
Gülşah hanım da saçını açmaya çalışırken hayıflanırdı.Bu günlük rutin gibi bir şeydi artık.
Gülşah hanım kızının saçlarını iki taraftan da birer parça aldı ve aldığı yerleri de balık sırtı ördü.İşi bittiğinde de bileğin de her zaman kızı için taşıdığı tokalar ile de bağladı.
Tam o sırada da zil çalmıştı.
Soykan ailesi gelmişti.Soykan ailesi bu evin üyesi gibiydi.
Akdemirlerin ve Soykan ailesinin neredeyse her günleri birlikte geçerdi.
İki aile arasında ki bilu dostluk çok eskilere dayanıyordu.O kadar eski bir dostluktu ki iki ailede bu dostluğun ne zaman başladıgını bilmiyordu.
Ilgın zilin sesini duyduğu gibi salina doğru koşmaya başladı.Salona girdiği gibi koşarak babasının yanına oturmuştu.
Abisi Ilgını daha fark etmemişti.
Hatta zili duyduğu bile şüpheliydi.
Okuduğu kitaba kendisini o kadar kaptırmıştı ki dünya ile bağlantısını koparmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zemheri/Düzenlenecek
Teen FictionZaman... Kimine göre ilaç ,kimine görede acıdan başka bir şey değildi. İnsan zamanla kim olduğunu anlardı, bende anlamıştım ama kim olduğumu değil, neye dönüştürlüdüğümü anlamıştım... (Bazı yerler mantıksız geldiği için düzenlenecektir)