1: DUYURU

1.6K 83 46
                                    

Keyifli okumalar

*****

Karşımdaki tahtada yazan formüllerle dersin başından beri bakışıyorduk. En nefret ettiğim derslerin başındaydı kimya. Şu kafama her halt giriyordu ama kimyaya ne yazık ki yer yoktu.

"Şimdi listeden bir numara seçeceğim, çıkan öğrenci gelsin ve çözsün soruyu."

Büyük ihtimal dersi anlamaya çalışırken hocanın tahtaya yazdığı soruyu fark edememiştim. Hoca elindeki tahta kalemini beyaz önlüğünün cebine kattı ve masasına doğru yürümeye başladı.

Lütfen beni seçme lütfen beni seçme.

Kimya hocamız masanın üzerinde duran sınıf listesine doğru uzandı, okumadan önce burnunun önüne kadar gelen gözlüğünü eliyle geri ittirdi. Şöyle bir listeye göz attı.

Napmalıyım? Belki de beni seçmezdi ama ya seçerse? Kalemimi mi düşürsem? Yok ya çok saçma. Bayılma taklidi yapsam becerebilir miyim? Evet, hadi kızım yaparsın sen derin bir nefes al 3 diyince 1,2...

"13. kişi Ekin Ertekin."

Kahretsin. Daha sayamamıştım bile. Ayrıca başka numara mı kalmadı niye 13 ya niye?

"Gel Ekin, bu formülün cevabı ne bize söyle lütfen."

Gözlerimi hocanın üzerinde gezdirdim yalvarırcasına. Belki acır da kaldırmazdı ha?

"Hadi Ekin gel ve bize marifetlerini göster."

İstemeye istemeye kalktım yerimden ve ağır adımlarla tahtaya doğru yürümeye başladım, belki zaman çabuk geçerdi de zil çalardı.

"Hocam arkadaş biraz uyuşuk galiba daha iki adımlık yeri yürüyemiyor."

Arkadan gelen uyuz ses ve ardından patlatılan kahkaha yüzünden kulaklarımı kapatmamak için zor duruyordum. Bu kız acaba cadı seslendirmecisi olabilir miydi? Ne acınası ki onun dışında gülen bir iki kişi dışında kimse yoktu. Ben de takmadım tabiki.

İlk önce karşımdaki förmüllere bir baktım, ardından hocaya ve tekrar hocaya ve yine formüllere.

"Kızım çözecek misin artık?"

Hocaya yalvaran gözlerle baktım. Bir karşılık alamayınca pes ederek masanın üzerindeki kalemi aldım. Tekrar tahtaya döndüğümde büyük bir nefes verdim.

"Bismillah Allah'ım sen yardım et."

O an inanılmaz bir hızla duam kabul oldu ve kapı birkaç kez tıklatıldıktan sonra içeri nöbetçi öğretmen girdi.

"Hocam kusura bakmayın bölüyorum ama konferans salonuna tüm on ikinci sınıf öğrencileri bekleniyor."

Allah'ım sana şükürler olsun şansım ilk defa benimle!

En şeytani sırıtışımla hocaya doğru döndüm. İçimden halay çekiyordum resmen.

"Neden? Şu an tam da bir ahmağın rezil oluşunu izleyecektik ne güzel."

Konuşmuştu yine cadı.

"Sen sussana hiç değilse senin gibi değil."

"Benim gibi olamaz zaten." diyerek saçlarını geriye savurdu.

Kimyacı kızgın gözlerle sınıfa döndü."Susun! Tamam hocam teşekkür ederiz."

Hoca çıktıktan sonra ben de elimdeki kalemi geri masanın üzerine bıraktım. Hocaya bir bakış atmayı ihmal etmedim tabii.

BÜYÜKADAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin