Selammmmmmmmmmm canlarım.
Yeni bölümümüze hoşgeldiniz ve bir an önce okumak üzere hoşçakalın.
Bu bölüm için sabit bir şarkım yok. Bu yüzden sizden alalım şarkıları 👉
Dilenci değilim ama bir voteyi çok görmeyin 😝
Byssss
*****
Katilden...
Saatler önce...Birkaç dakikadır dudağımda yer edinen gülümseme ile beraber masanın üzerinde duran viskimden bir yudum aldım. Kristal bardağı geri bırakırken bu sefer de diğer elimde tuttuğum sigaramdan bir nefes çekerek aldığılım nefesi geri verdim ve gri dumanın odada özgür kalmasına izin verdim.
Gözlerim bir an bile karşımdaki ekrandan ayrılmıyordu. Küçük, karelere bölünmüş ekranın her bir noktasında gezindi bakışlarım. Kapının önü, pencerenin çevresi -ki sadece tek bir pencere vardı- ve küçük harabede görülebilecek her yer.
Ama asıl odak noktam ekranın ortasındaydı. Kanepede oturan kişide.
Ona bakarken dudağım biraz daha kıvrıldı. Burnumdan alaylı bir nefes verirken sigaramı küllüğe bastım ve bir nefes daha çektim içime. Fakat bu sefer dumanı üflemeden birkaç saniye bekledim. İçimde bir savaş çıkaran duman dışarı çıkmak için ufak ufak burnumdan sızıyordu. Daha fazla zorlamadan gri bulutu sesli bir şekilde dışarı bıraktım. Aynı anda tutan öksürük krizi yüzünden hâlâ yarı dolu olan viskiden büyük bir yudum aldım.
Gülerken bardağı elimde tutarak anlamsızca iki yana salladım. "Az kalsın ölüyorduk," diye mırıldamdım ağzımın içinde. Tekrar gülerken ekrana baktım ve her şeyin pürüzsüz bir şekilde olduğunu gördüm. Keyfim yerine gelirken laptopun hemen yanında duran telefonuma kaydı bakışlarım. Yanıp sönen mavi noktaya baktığımda keyfim iki katına çıktı. Kulübeye çok yaklaşmışlardı.
yaklaşmışlardı, diyorum çünkü bir misafirim daha vardı. Halbuki ona ondan uzak durmasını çok fazla söylemiştim. Onu uyarmadığımı söyleyemezdi. Eğer ondan ayrılmazsa öldürürüm demiştim. Direk söylememiş olsamda dolaylı yollardan bir bebek zekasında olan birisinin bile anlayacağı bir şekilde niyetimi belli etmiştim. Ama o inatla sevgilisinden ayrılmıyordu. Bu kadar mı önemsemiyordu onu?
Ekin Ertekin beni bir yüzüyle daha tanıştırmıştı. Her adımını biliyordum aslında. Kimin yanında nasıl olduğunu mesela. Arkadaşlarının yanındaki yüzünü veya zorla birlikte olduğu yamaç paraşütünün yanındaki yüzünü. Onu ezbere bilmeme rağmen tanıştığım bu yüz beni epey şaşırtmıştı.
Bencildi.
Sırf Çağrı onun yanında olsun diye ona ne olacağını umursamıyordu. Ne zannediyordu? Benim sözlerimin boşa çıkacağını mı? Çok sevdiğim bir söz vardı, laf ağızdan bir kere çıkar, diye. Benim ağzımdan laf birden fazla kez çıkmıştı ama o kendi mutluluğundan başka bir şey düşünmediği için beni ciddiye almıyordu.
Ciddiye almadığı için de kendisine bir şey yapmayacağımı düşünüyordu. Doğru bir düşünceydi çünkü ona zarar vermezdim. Zaten ona zarar verenleri ortadan kaldırmamışmıydım? Tolga onu rahatsız etmişti. O istememesine rağmen ona dokunmuştu. Bu yüzden artık bir eli yoktu, pislik akan gözlerini onun vücudunda gezdirerek onu da kirletmeye çalışmıştı. Bu yüzden artık dünyaya kördü. Ve en önemlisi o siktiğimin ses telleriyle ona hitap etmişti. Bu yüzden artık kendini ifade edemezdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BÜYÜKADA
Mystery / Thriller21 Ocak 2024 "Cevap verecek misiniz yoksa bana bakmaya devam mı?" diye sorunca yerimde hafif sıçradım ve bakışlarımı kaçırdım. Kahretsin yüzüne salak gibi baktığımı yeni fark ediyordum. Bakışlarımı onun dışında her yere değdirince, "Şimdi de adam y...