21 : DENİZ MAVİSİ

177 22 27
                                    

Günün 3. Bölümü ile merhaba 👋 diğer iki bölümü oylamadıysanız yazarınızı çok üzersiniz.

Ve yazarınız tripli birisidir.

Bu uyarıdan sonra bölüme başlayabilirsiniz.  Keyifli okumalar 😘

(Oy atın ha)

🎶Reşit Kemal - Bu Ne Hava🎶

****

Akşam güzel bir uyku çekerek sabah erken bir saate kalkmıştım. Fazla uyumayı sevmezdim zaten. Erken kalkmanın zihin açtığını düşünürdüm ve bu yüzden erken kalkmaya çalışırdım. Saat 7 buçukta kalktığım için az kalsın sevinçten kendimi yerlere atacaktım. Balkona çıkmış ve serin havanın beni üşütmesini umursamadan kafenin açılışı için etrafta koşuşturan çalışanları izlemiştim.

Aslında dikkatim sadece birisinin üzerindeydi. Kafe küçük bir yer değildi bu yüzden çok fazla çalışan vardı. Ama gözlerim her zaman ki gibi ilk onu buluyordu. Onu yine kafenin deposu olduğunu tahmin ettiğim bir yerden elinde kasalarla çıktığını görmüştüm.

Eğer evini görmemiş olsaydım kaslarını bu şekilde yaptığını düşünürdüm.

O beni görmemişti ve ben de kendimi belli etmemiştim. Malum, beyimizin dikkati çok çabuk dağılıyordu. Sessizce onu izlemiş sonrasında ise bir daha kafeden dışarı çıkmayınca dudak büzerek yatağıma geri uzanmıştım. Zeliş uyanasıya kadar telefonda takıldım çünkü kahvaltıya birlikte inmeyi planlıyordum.

Yaklaşık 2 saat sonra Zeliş uyanmıştı. Daha doğrusu ben daha fazla sabredemediğim için tepesinde zıplayarak onu uyandırmıştım. Bıraksak öğleye kadar yatacaktı. Ben ne kadar erkenciysem o, bir o kadar uykucuydu.

Zeliş'in huysuz nine homurtularını saymazsak yaklaşık yarım saat sonra otelin restoranına inmiştik. Büyükada'nın havasına alışmaya başlamıştım ve burada ayrılmak istemediğimi fark etmiştim.

Planım da buydu zaten.

Annemin yanına dönemezdim. Olmazdı. Ayrıca babamla aynı ortamda bulunacak cesareti kendimde bulamıyordum. O evde de kalamazdım artık. Annemin verdiği kartta yeterince para vardı. Hiç değilse beni idare edecek kadar. Gurur yapmanın bir manası yoktu çünkü farkındaydım burada kalmam için paraya ihtiyacım vardı. Tatil süresi boyunca otel masrafları okul tarafından ödeniyordu ama geri dönmeyeceksem eğer bir süre sonra ben ödemek zorunda kalacaktım.

Ya da belki Çağrı'nın tahmini doğruysa o katil bozuntusu ödüyor olabilirdi.

Çağrı... Ayrıca o da buradaydı ve ben sevgilimden ayrılmak istemiyordum. Biz sevgili olmuştuk değil mi?

Ama üniversite de vardı.

Offf.

"Düşüncelisin." Zeliş'in hala uykulu olduğunu belli eden uyuşuk sesi ile dillendirdiği sorusuyla dalgın bakışlarımı masadan çekip ona çevirdim. Hafiften silkelenerek tebessüm ettim. "Hiç, dalmışım öyle." diye geçiştirdim ve aynı anda garson yanımıza geldi. Ona iki kişilik bir kahvaltı söyledikten sonra geri gitti. Yaklaşık 10 dakika kadar sonra masamız türlü kahvaltılıklarla donatıldı.

Zeliş tabağına masadan bir şeyler doldururken bir  tabakta dilimlenmiş simitlerden birini alarak kemirmeye başladım.

Ah ulan fakirlik ve fakirlik alışkanlıkları!

Zeliş çoktan yemeğe koyulmuştu. O an pek iştahım olmadığını fark ettim. Uzanıp tam bu sefer poğaçalardan birine uzanacaktım ki kucağıma koyduğum telefonumdan gelen bildirim sesiyle elimi çekerek telefonumu elime aldım.

BÜYÜKADAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin