Meydanlar insan kaynıyordu. Hepsi isyan etmeye başlamışlardı. Bir adamcağız zavallı kızının cansız bedenini kucaklarına almış "Benim Ay yüzlü kızım açlıktan öldü! Benim kızım daha okuyacaktı!" diye haykırıyordu. Hıçkırıklarının ardından gelen göz yaşı selleri ölü kızının yüzünü ıslatıyordu.
Bu sırada De Luca'nın evinden bu sesler duyuluyordu. Yardımcılarından biri heyecanla odaya girdi."Efendim! Bir haber aldık."
De Luca yavaşça yüzünü yardımcıya döndü. Yardımcının heyecanı yüzünden belli oluyordu. Gözleri adeta umutla doluydu. "Ülkelerin içindeki aurayı ayıklacak bir yöntem bulundu!"
De Luca'nın dudakları yukarı doğru kıvrıldı. "İşte, bu beklediğimiz bir haberdi."
Birkaç gün sonra Savaş İtalya'yı da iyice derinden etkilemeye başlamıştı. Zaten tüm dünya yanıkken bir ülkenin kül olmaması absürt olurdu.
"Seziyorum. Bana bir darbe yapacaklar." dedi İtalya gözleri yerdeki kürk halıya dalgınken. Almanya gözlerini İtalya'ya çevirdi. Yorgun gözüküyordu. Ten rengi solmuş, gözlerinin altı morarmıştı.
"Vatansever bir halk, kendi ülkesine böyle bir şey yapmaz."
İtalya aniden Almanya'ya döndü. Gözleri o kadar korkunç gözüküyordu ki ölü bir havası vardı. "Eğri oturup doğru konuşalım Almanya. Vatansever bir halk kendini bunu reva görmez. Ülkeyi oluşturan halktır, devlet değil." dedikten sonra kapı açıldı. İkisi de bir ayağa kalkıp içeri giren Türkiye'yi karşıladılar.
Türkiye, ikisiyle de merhabalaştıktan sonra üçü de yerlerine oturdu. Türkiye gülümseyerek "Hep Almanya'nın evinde buluşuruz, bir ara benim evime de beklerim sizleri."
Ancak İtalya hâl hatır sorma derdinde değildi. Bu nedenle direkt konuya girmek istedi. "Lütfen Sayın Türkiye. Sizler yakın arkadaşlar olabilirsiniz ancak biz değiliz.
Saygınızı takınınız ve üslubunuza dikkat ediniz."Türkiye, İtalya'ya küçümsercesine bakar iken Almanya kaşlarını çatmış İtalya'nın neden resmî bir tavır takındığını anlamaya çalışıyordu.
"Elbette böyle devam etmek isterseniz, size ayak uydururum Sayın İtalya." dedi Türkiye, İtalya'nın sinirlerini bozmamak için.
"Konumuza dönelim. Bizimle buluşmak isteyen sizdiniz Sayın Türkiye. Nedi söylemek istedikleriniz?"
Türkiye kendini dikleştirdi. Yüzünde kendinden emin bir ifade vardı. "Savaşı durdurmanız."
İtalya'nın gülüşü odada yankılandı. Muzip gülüşünü Türkiye'ye gösterdi. "Savaş politikası olmanyanlar ile savaş hakkında konuşmayacağım."
Bu sefer Türkiye güldü. "Belki de benim savaş politikam barıştır." dediğinde İtalya ciddileşti. Birazcık öne doğru eğildi. "Siz savaşa girenleri aptal sanıyorsunuz lakin asıl sizin girmemeniz aptallık. Namınızı yükseltmek için iyi bir fırsat."
Türkiye tekrardan güldü. "Benim için halkım önce gelir."
İtalya, biraz daha eğilmişti. Artık çok ciddi görünüyordu. Yüzündeki soğukluk dünyanın öbür ucundan bile sezilirdi.
"Siz kendinizi çıkarcı sanmıyorsunuz lakin sizin bizden farkınız yok Sayın Türkiye."
"Bir savaşta, ben halkım için ölürüm Sayın İtalya."
"Halkınız mı sizin için ölür yoksa siz mi halkınız için?"
Türkiye gülümsedi. O da İtalya gibi öne eğildi. "Bu odada halkı için ölecek kimse yok Sayın İtalya. Biz ülkeler buyuz işte, çıkarlarımız söz konusu olunca halkımızın bile önüne geçebiliyor."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝑇ℎ𝑒 𝐶𝑜𝑙𝑙𝑎𝑝𝑠𝑒 𝑂𝑓 𝑇ℎ𝑒 𝑊𝑜𝑟𝑙𝑑- 𝐶𝑜𝑢𝑛𝑡𝑟𝑦ℎ𝑢𝑚𝑎𝑛𝑠
FantasySürüklenilen savaş, iyice kızgınlaşmış ve Dünya çökmek üzeredir. (Kitapta hiçbir ideoloji savunulmamaktadır.) ⚠️Küfür, kendine zarar verme, şiddet ve kan gibi ögeler içerir! ⚠️ ⚠️Hastalık gibi biyolojik olaylardan rahatsız olanların kitabı okumamas...