Konfederal, kendini soğuk bir odanın içinde bulmuştu. Elleri, ayakları buz tutmuştu. Önünde çok hoş bir gerdanlık duruyordu. Altından, zümrüt işlemeli bir gerdanlıktı. Lakin hiç batılı işi gibi durmuyordu daha çok doğulu bir kültürün oluşumuydu bu gerdanlık. Uzanmak için elini uzatmaya çalıştı ama elini bir şey tutar gibiydi.
Tekrardan denedi, bu sefer yer kaydı ve boşluğa düşmeye başladı. Hava bulutlanmaya başlayınca yağmur yerine kan damlaları Konfederal üstüne yağmaya başladı. Yüzüne kanlar damlarken refleks olarak yaptığı göz kapama eylemine karşı koymaya çalışıyordu. Beton zemine düştüğünde kaburgalarının kırılması ile çığlık attı. Yine de ayağa kalkıp etrafa bakınabildi. Sinekler etrafta uçuşuyordu. Bir ninni duyuyordu, hoş meleksin bir ninni. Ruhu dinlendiren tatlı bir ninni.
"Şimdi annen gelecek, ay ninni
Beşiğine koyacak, ay ninni
Uyu, yavrucuğum uyu, ay ninni
Yum gözlerini, gülçigim ay ninni"Ağlayan bir bebek sesi kulaklarını doldurdu. Bebeğin rahatsız edici ağlamasının arkasındaki o hoş tatlı ses sanki boşuna uğraşıyormuş gibiydi. Konfederal, arkasını dönünce o ninniyi söyleyen kadını gördü. Beşiği yavaşça sallarken ninni söylüyordu. Konfederal, yavaş yavaş beşiğe yaklaştığında bebeğin ölü olduğunu gördü. Kadın ise ısrar ile beşiği sallamaya devam ediyordu. "Bebek... Ölmüş..." dedi korkuyla Konfederal. Kadının gözleri bir anda siyahlaştı. Bu sefer o meleksi ses gitmişti. Kadın çok tiz bir şekilde çığlık atmaya başlamıştı.
Konfederal, nefes nefese uyandı. Kalbi hızlı hızlı çarpıyordu. Etrafına bakındı. Odasındaydı, evindeydi, güvendeydi. O, korkuyla başında bekleyen Amerika'yı görmemişti. "Ah, sonunda!" dedi ardından odadan çıktı ve yanında bir hekim ile tekrardan girdi. Hâlâ daha geceydi. Bu hekimin burada ne iş yaptığını bilmiyordu.
"Neler oluyor?"
Amerika, tahta tabureye oturup rahatça bir nefes verdi. "Birkaç gündür bilinçsiz yatıyorsun. Bir şeyler sayıklayıp duruyordun. Ne diyordun hiç bilmiyorum. Bir 'bebek ölü! Bebek ölü!' diye bağırıyordun ben de öyle denli korktum ki hekim çağırdım. Neyse ki ilaçlar işe yaradı da bilincini geri getirebildik." diye açıkladı.
"Peki... Neyim varmış benim?" diye sordu hekime dönerek. Hekim, öyle sert bir ifade ile duruyordu ki Konfederal, daha şimdiden hasta olmadığına inanmıştı. Hekimin, sert yüz hatları, top sakalı, kahverengi saçları ve hoş kıyafetleri vardı. "Yüksek ateş, böyle rüyalara veya sayıklanmalara yol açabilir. Başka bir probleminiz yok." dedi ardından Amerika'ya döndü. "Bayım, hasta iyi olduğuna göre gitmeliyim. Başka hastalarım da var. Verdiğim ilaçtan üç doz kullanmanız yeter." dedi. "Ah, tabii Bay William. Sizi geçireyim."
Ayağa kalkıp kapının önüne geldiklerinde hekim durdu ve Amerika'ya "Ben sadece bedenini düzeltebilirim lakin kız kardeşinizin akıl sağlığından şüphe ediyorum. Bir ruh hekimine görünmesi onun için iyi olacaktır." dedi hekim.
Amerika, kaşlarını çattı. "Elbette, hoşçakalın." dedi ve kapıyı kapadı. Geri odaya girdiğinde Konfederal'in hâlã öylece yattığını gördü. "Kalkabilecek kadar iyi misin?"
"Başım dönüyor."
"Duş alman lazım, hekim önerisi. Ateşinin düşmesi gerekiyor."
"İstemiyorum, uyumak istiyorum!" dedi ve yüzünü ipek yastığa gömdü. Yorganına sarıldı ama o hoş pamuk yorganı kardeşi tarafından üstünden alınmıştı. "Kalk, hadi kalk. Ateşini düşürmemiz gerek!"
Konfederal, yüzünü yastıktan çekip kardeşine çevirdi. "Eğer ben bu denli hastaysam, demek ki halkıma bir şeyler oluyor. Ateşimi düşürmek mi istiyorsun? O zaman halkımı kurtar ve beni rahat bırak!" diye bağırdı ve tekrardan yüzünü yastığa gömdü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝑇ℎ𝑒 𝐶𝑜𝑙𝑙𝑎𝑝𝑠𝑒 𝑂𝑓 𝑇ℎ𝑒 𝑊𝑜𝑟𝑙𝑑- 𝐶𝑜𝑢𝑛𝑡𝑟𝑦ℎ𝑢𝑚𝑎𝑛𝑠
FantasíaSürüklenilen savaş, iyice kızgınlaşmış ve Dünya çökmek üzeredir. (Kitapta hiçbir ideoloji savunulmamaktadır.) ⚠️Küfür, kendine zarar verme, şiddet ve kan gibi ögeler içerir! ⚠️ ⚠️Hastalık gibi biyolojik olaylardan rahatsız olanların kitabı okumamas...