Kara Kutu

Kayıtsız Numara

Hastaneden çıktım, gerçekten arkadaşımın iyi olması bana şurup gibi gelmişti. Arabama doğru yürüdüm, tam arabanın kapısını açacakken telefonum çaldı. Bilmediğim bir numaraydı, hemen çağrıyı reddettim. Araba sürerken tam 5 defa arayınca sinirlenip telefonu açtım, "Kimsiniz lan?" diye bağırdım. Şöyle bir ses işittim, "Sen Eric Wil'sin demi?" diye dedi, sonra "Uçak nasıl yere düştü, hahaha" diye ses geldi. Hemen telefonu kapattım ve ekibin karargahına gittim. Nefes nefese kalmıştım, ekipleri topladım ve "Beni az önce biri aradı, şüpheliydi" dedim. Hemen polisi aradık, polis şöyle dedi: "Bilinmeyen numarayı elimizden gelen her şeyi yaparak bulmaya çalışacağız." Dedikleri üzerine, yaklaşık iki gün sonra polisten arama geldi.

Telefonu açan polis şöyle dedi: "Aranan kişi sabit hat kullanmış. Bu şekilde şüpheliyi bulmak çok zor, fakat seni aradığı yerde sabit hattın olduğu yerde olduğu kesin. Aradığı sabit hattı bulabildik. Tam olarak şüpheli kişi ile konuşma süreniz kadar konuşma yapılmış. Şüpheli olduğuna dair deliler var ve bir petrol ofisinin kamerasına yakalanmış, fakat yüzü kapalıydı ve gözükmüyordu. Sadece kolunda ufak bir dövme vardı, bir ahtapot dövmesi." Arama sonlandıktan sonra ekip, kayıtsız numaradan arayan kişinin polisle alay ettiğini ve ahtapot dövmesini gösterdiğini söyledi.

Ben ise, "Beni çoğu kişi sever. Kimin yaptığını keşke bilsem" dedim. Arda ve Pelin, "Biz ve ekibimiz senin yanındayız" dedi, moral kaynağı oldular. Daha sonra ekiple kahvaltı yaptık; yine Pelin harika yemekler hazırlamıştı, hala tadı damağımdaydı. Arda, niye Türkiye'de yaşadığımızı sordu, özel bir sebep mi var diye. Evet, var dedim. Olay şöyle: Babam hastalığa yakalanmıştı ve İngiltere'den Türkiye'ye gelmek zorunda kaldık. Buradaki doktor daha deneyimliymiş, ama babam şükürler olsun iyileşti dedim. Arda da geçmiş olsun dedi, bende teşekkür ederim diye yanıtladım. Daha sonra babam'ı aradım, onla bir güzel sohbet ettik, fakat kötü bir haberle sarsıldım.