Duyuruuu !!!! Bakış açısını değiştiriyorumm artık Deniz'in gözünden yazmaya karar verdim hikayenin gidişatı için. İyi okumalarrr <3
Attığı konuma geldiğimde kalbimin atışını kulaklarımda duyuyordum. Büyük bir villanın önünde olduğumdan içimde 'acaba doğru mu geldim' sözü dolanıyordu. Ben etrafa bakarken metal kapı sürüklenerek açılmaya başladı. Bahçeye girdiğimde tam önümdeki villaya doğru yürüyordum.
Kapıdan çıkan Baray'ı gördüğümde yüzüme kocaman bir gülümseme kondurdum. O da bana gülümsemişti. Sevgili miydik bilmiyordum. Bazen her şeyi kafamda kuruyorum gibi geliyordu.
"Deniz, hoşgeldin." Uzun zamandır konuşmadığımızdan sesini duyunca heyecanlanmıştım. Uzun zaman dediğim de üç gündü. "Hoşbuldum."
Sarılıp sarılmama konusunda kararsızken bana sarılan o oldu. Kısa bir sarılmanın sonunda "Hadi pizza yapalım." dedi.
Eve girdiğimizde evin dıştan görünüşünden de büyük olduğunu anladım. Yardımcılar bir yerlere koşuşturuyordu.
"Baray, kim bu tatlım?"
Karşımda duran sarı saçlı kadına baktım. Kadın hemen kolunu Baray'a atmış hafifçe sarılmıştı. "Deniz. Okuldan arkadaşım Seda abla." Kendini kadından uzaklaştırarak konuşmasına devam etti. "Biz mutfaktayız."
Kadın kafasıyla Baray'ı onayladığında mutfağa yürümeye başladık. "Seda abla, babamın eşi." Bana neden böyle bir açıklama gereğinde bulunmuştu bilmiyorum ama açıklaması hoşuma gitmişti. "Anladım."
Mutfağa girdiğimizde burası da evdeki her oda gibi büyüktü. Baray'ın uzattığı önlüğü alıp giydim. Tezgaha yaslanmış onu izliyorken yukardaki dolapların birinden hamur makinesini aldı. Gerçekten kaslı kolları vardı. Aslında tüm vücudu kaslıydı. Kaslı ve yakışıklı.
"Şurdan unu verir misin Deniz?" Gösterdiği yerden kavanozu alıp ona uzattım. Tüm malzemeleri makineye koyunca düğmeye basıp çalıştırdı. Ağzı açık olduğundan her tarafa yayılan un kar yağmış gibi gösteriyordu.
Baray tezgaha dökülmüş una elini daldırıp burnuma değdiğinde şaşırdım. "Tüm işi bana yaptırdığına inanamıyorum."
Burnumdaki unu silmeye çalışırken elimi tuttu. Ve çok yakınlaşmıştık. Gereğinden de fazla. "Dur, silme. Yakışmıştı." Galiba donmuş numarası yapsam bu ortamdan sıyrılabilirdim.
"O zaman ben malzemeleri çıkartıyım." Tezgahla onun arasında bedenimi yavaşça kaçırdım. Buzdolabına doğru adımladığımda bana bakan o tatlı yüzünü hayal edebiliyordum.
"Hangi peyniri kullanalım? Mısır sever misin? Veya zeytin?" Tam dolaptan ayrılıcakken arkamda hissettiğim beden buna izin vermedi. Kolunu yanımdan uzatıp gözlerime bakarak "Çok güzel." dedi. Şu an yaşadıklarıma anlam veremezken Baray tekrar konuştu. "Yani şu peynir çok güzel." Uzattığı eliyle peyniri aldıktan sonra arkamdan çekildi.
"Baray. Baksana çok güzel oldu."
Yaptığımız kalpli pizzaya bakarken kendimle gurur duyuyordum. Fırından yeni çıktığı için biraz sıcaktı. Baray hava güzel olduğundan bahçeye masa hazırlamıştı. Yardımcılar ve Seda abla da evden çıkmış sadece ikimiz vardık.
Elimdeki pizzayı da masaya koyduğumda masa tamamlanmıştı. "Şarap mı?" Açtığı şaraba attığım garip bakışları gördüğüne emindim. "Evet. İstemez misin?" Yüzünün düştüğünü görünce bu güzel anı bozmamak için kabul ettim.
"Baray."
"Efendim." Soracağım soruyu nasıl sorsam diye düşünürken kelimeler ağzımdan çıktı. "Biz şimdi neyiz? Arkadaş değiliz dimi?"
"Güzelim ben hiç böyle bir masada Poyraz'la yemek yemedim. Sen arkadaşlarınla yediysen bilmiyorum."
"Ya tamam güldürme." Utancımdan yerin dibine girmeyi istiyordum. Bir yandan da yanaklarımın kızardığını hissediyordum. Utancımı bastırmak için yarısı dolu kadehi kafama diktim.
Baray'ın bana olan bakışlarını umursamadan yemeğe devam ettim. Yemeklerimiz bitmişti ve masayı toplamıştık. İkimiz de kapının açılış sesiyle durduk.
"Ben size her seferinde mutlu aile imajımız sarsılmayacak demiyor muyum! Neymiş paşam arkadaşıyla yemek yiyecekmiş! Onun keyfine bakıyor her şey sanki!"
"Tamam Faruk. Sakin ol." İkinci duyduğum ses Seda ablanın sesiydi.
"Ne sakin ol Seda!" Ve sonrasında yere düşüp kırılan vazo sesini duyduk. Adamın attığı tekme masaya denk gelmiş üstündeki vazoyu düşürmüştü.
Baray'a baktığımda bana çoktan baktığını anlamıştım. Ne demem gerekiyordu bilmiyordum. O da bilmiyordu çünkü gözlerinde daha önce hiç görmediğim bir ifade vardı.
"Ben gidiyim artık." Baray ne cümleme cevap verdi ne de yerinden hareket etti. Sadece gözleriyle beni onayladığında telefonumu alıp evden çıktım.