"İsminin anlamını biliyor musun?"
Baray'ı gizlice evimizin çatısına çıkarmıştım ve burada oturuyorduk. Zemini minderdi ve etrafa birçok yastık koymuştum. Genelde buraya Atlas'la çıkıyorduk ama Baray'ın da görmesini istemiştim. Barda olduğumuzda etrafında arkadaşları oluyordu ve tek kalamıyorduk.
Üstü açık olduğu için yıldızlar çok net görünüyordu. Yaza yaklaştığımız için geceleri de hava ısınmıştı. Zaten ne olur ne olmaz diye bir pike almıştım yanıma.
"Bilmem. Hiç merak etmedim." Başımı Baray'ın omzuna yaslamıştım. Konuşmasıyla kafamı kaldırıp ona baktım. "Gerçekten merak etmedin mi aşkım?"
"Ama üzülme. Ben baktım. Sonsuzluk demekmiş." Heyecanlı heyecanlı konuşurken hipnoz olmuş gibi sadece gözlerime bakıyordu. Gözlerini gözlerimden ayırmıyordu ve bu his kalbimi heyecanlandırıyordu. Hız trenindeymişim gibi kalbimde kelebek uçuşurken bu hissi seviyordum.
"Sonsuzluk demek. Güzelmiş." Elini tutup kendi elimle birlikte kaldırdım. "Bak şurada bir yıldız kümesi var. Sonsuzluk şeklindeki o kümeyi seninle yarıştığımız gecenin sonunda görmüştüm." Elimle sonsuz şekli çizdim. "Gördün mü?"
"Hissettim."
Yüzümü ona çevirdiğimde bakışları dudağıma inmişti. Dudaklarına kısa bir öpücük kondurup geri çekildim. "Önce konuşmamız lazım."
"Konuşalım. Ne konuşacağız?" Afallamış bir ifadeyle bana bakıyordu. Ama ben bu an için sayısız hazırlık yapmıştım. Kaç cümleyi kurup geri bozduğumu hatırlamıyordum bile.
"Baray ben düşündüm ve-"
Derin bir nefes alıp gözlerimi kapattım. Hafif esen rüzgarın tenimde gezmesi bana iyi gelmişti.
"Eee Deniz?" Bunu söylemek için ne kadar zorlandığımı gördüğü halde cümlemi bölmesi sinirimi bozmuştu.
"Ben tedavi almanı istiyorum."
"Ne?" "Ciddi misin sen Deniz?" Öfke kontrolünden bahsettiği anlamıştı ve hiç beklemediğim bir tepki vermişti.
"Senin için Baray." Yüzüne aşağılacıyı bir gülümseme kondurdu. Eğer sevgili olmasaydık bu gülümseme yüzüne tokat yemesine sebep olurdu.
"Saçmalama istersen Deniz. Bir anlık sinirlendim diye abartıyorsun şu an." Abartıyordum. Bu sefer ben gülmüştüm. Sinirlerim bozulmuştu. "Abartıyorum öyle mi? Çocuğu öldüresiye döven kimdi Baray? Peşinden gelmeseydim belki de kendine zarar vericektin."
"Sen-" O saçma gülüşü hala yüzündeyken kafasını iki yana salladı. "Sen kafanda kurmuşsun."
Cümlesinden sonra yüzündeki gülüşü sildi. Bu kadar hızlı yaşadığı duygu değişimleri beni korkutuyordu. Ciddi bir ifade takındığında ayağa kalkıp geldiği yoldan geri döndü Baray. Gitme demedim. Demek de istemiyordum. Biraz yalnız kalıp düşünmesi lazımdı. Ona bu süreyi vericektim. Onun iyiliği için.
Beynim ne dese de kalbim Baray diye atıyordu. Keşke gitme deseydim. Kalbimde dolaşan bu cümle canımı acıtıyordu. Ona verdiğim süre dolmuştu.
Deniz: Özür dilerim.
Deniz: Baray özür dilerim.
Deniz: Lütfen bir şey yaz bana.
Deniz: Özür dilerim. Beni bırakıp gitme.
Değişen ruh halime ben bile ayak uyduramıyordum. İçtiğim kaçıncı sigaraydı bilmiyordum ama ağzımdaki acı tat giderek artıyordu. Bir tarafım keşke o konuyu açmasaydım derken diğer tarafım onun için söyledin diyordu. Yaşadığım ikilem kendimi ortadan ikiye bölme isteği uyandırıyordu.
Deniz: Baray. Okuduğunu biliyorum bir şey yaz bana.
Deniz: Seni üzdüğümü düşündüğüm her dakika nefes alamıyorum.
Ne kadar yalvarsam da mesaj atmadı Baray. Ben ne kadar mesaj atsam da o atmadı. Aradım, açmadı. Elim kolum bağlı bir şekilde beklemek sinirimi daha da bozuyordu.
Deniz: Kendine zarar verdiğini düşünmeye başlıyacağım. Bir şeyler yaz.
Zaten bu konudan kavga ettiğimiz için attığım mesajın aptallığı sonradan yüzüme vurmuştu. Tam mesajı silecekken olan görüldü mesajı silmemi de engellemişti. Baray okumuştu.
Baray: :)
Ay nası gidiyorr. Yorumları bekliyorumm.