Merhabaa ☀️ umarım beğenirsiniz 💖💖💖
—————————
Hayat ne değişikti, nasıl süprizleri vardı bana karşı. Son birkaç ayda yaşadıklarım, yaşayamadıklarım. Hayat bütün şoklarımı bana yaşattıktan sonra şimdi de babam olan adamla karşılıklı kahve içiyorduk. Beni daha bebekken bir yetimhaneye bırakan adamla aynı ortamdaydık. Tanımış mıydı beni? Nereden tanısın ki? Onun için bir gecelik hatadan bir farkım yoktu belkide. Her şey olabilirdi aklıma her türlü şey geliyordu ama hiç mi içi sızlamamıştı beni bırakırken? Hiç mi düşünmemişti? Kamera kayıtlarında eli bile titremiyordu o kadar rahattı ki. Sanki bir çöpmüşüm gibi bıraktı beni. Gerçekten sevilmemiştim bu hayatta, neyimi seveceklerdi ki zaten
Hiç gülmeyen yüzümü mü? Her gün üstüme bulaşan kanları mı? Ruhumdaki yara izlerini mi? Neyimi seveceklerdi benim? Kendi ailem bile kabullenmemişken beni kim kabullenecekti?
"Seren" dedi Demir beni eliyle hafifçe dürterken "daldın yine" merak ediyordu "iyi misin?"
Kendime geldim ve gülümsemeye çalıştım tabi karşımda bu adam varken pekte mümkün değildi "iyiyim tabi iyiyim" dedim Demir, Murat ve o üzerinde gözlerimi gezdirirken "geçmiş olsun diyor Erkan baba"
Bana yapmadığı babalığı sokakta bulduğu iki erkek çocuğuna yapmıştı. Hayır, hayır tabi ki de kıskanmıyorum ama insanın içinde bir heves oluyor. Senin baban seni bırakıp iki çocuğu büyütüyor. Senin yerine onların başını okşuyor. Ne kırıcı, ne hissedilmez bir duygu. Yüreğimde ince bir sızı hissediyordum
Adamın yüzüne baktım "teşekkür ederim" dedim gülümseyerek, yada gülümsediğimi sanıyordum. Adamda gülümseyerek başını salladı "siz oldukça yorgunsunuz galiba. Sizi bugünlük rahat bırakayım başka gün gelirim yine" dedi ve ayaklandı.
Demir başını kaldırdı ve onda ayaklandı "görüşürüz baba" gözleri kapattım. İster istemez bir yaş döküldü sol gözümden ruhsuzca güldüm.
Yaz gelmişti etraf cıvıl cıvıldı, Demir'in evinin bahçesindeki oturma alanında oturmuş Demir ve baba dediği adamın sarılmasını izliyordum. Başımı ters yöne çevirip elimin tersiyle gözyaşımı sildim. Küçükken babamın, annemin silmediği gözyaşımı kendi elimin tersiyle silmeyi öğretmişti hayat. Bu kadar acımasız olabiliyordu bazılarımıza
"Seren" diye seslendi otuma odasının kapısından bahçeye giren Demir. Başımı ona çevirdim "efendim" yanıma geldi "havuza girmek ister misin?" dediğinde yutkundum ve hiçbir işlev görmeyen bacaklarıma baktım "o iş biraz zor" dediğimde demek istediğim şeyi anladı "sorun yok, halledebilirim" bedenimi ona çevirdim tamamen "Demir daha yeni uyandım. Bunun doğru olacağını düşünmüyorum" dediğimde başını yana yatırdı "haklısın" düşünür gibi yukarı baktı "ama bende seçenekler tükenmez" sanki bir parantez açar gibi baktı "konu sen olduğunda" içten bir biçimde gülümsedim
"Hadi şimdi söyle. İstiyor musun istemiyor musun?" bende başımı onun gibi yana yatırdım ve aşağı yukarı salladım istiyorum dercesine. Gözlerinin içi güldü bana ardından hızla ayağa kalkıp beni kucağına aldı. "Seni evimin alt katındaki gizli mahzenime götürmüş müydüm?" dediğinde başımı salladım iki yana. Hızını arttırdı ve beni üst kattaki çalışma odasına çıkardı. Odada asansör gibi bir şey vardı birlikte onun içine girdik Demir bir kaç tuşa bastığında asansör aşağı inmeye başladı
Çok güzeldi. Asansörün kapısı açıldığı an ağzım açık kaldı. Muhteşemdi
İlk girdiğinde yuvarlak bir salon gibi bir yer vardı karşımda. Bu salonun duvarlarında da dört tane büyük kapısı olmayan girişler vardı. Demir yuvarlak salonda biraz yürüdükten sonra ilk girişten girdi
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TEK BAŞINA
RomanceÖzgürlük için her şeyi göze almış bir katil. Güçlü, yenilmez, soğuk bir kadın. Özgürlüğünün anahtarı ise yıllarca koruyacağı en az onun kadar güçlü olan o adamı öldürmek. Peki neden insanları gözünü kırpmadan öldüren bu katil bu adama kıyamıyor?