10 sene önce
Bir ormandayım.
Beacon Hills'in en büyük ormanında tek başımaydım.
Adımlarım ilerledi ve ağızımdan bir isim çıktı; Riley. Kardeşim kaçıralı 7-8 ay olmuştu ve yıl 2004'ün 4 Mayıs tarihi.
bugünün tarihi buydu, ivy her karşılaştığımızda beni suçluyordu. Riley'nin kaybolmasının suçlusu benmişim, öyle diyordu. Kardeşimi koruyamadım, her şeyin suçlusu ben değildim o yapmıştı. Güç için kardeşimi satmıştı, 4 yaşında olan kardeşimi. Bir bebek sattı, canavar.Kötü kalpliydi.
Bir nehir kıyısına gelmiştim, buraya nasıl geldiğimi hatırlamıyordum. Etrafa baktığımda kenarda bir beden görmüştüm, ona doğru yürüyordum. Yaklaştığımda kardeşim olduğunu anlamıştım, Riley acı çekiyordu. Yanına çökmüştüm, " Riley, ablacım kalk." dedim. Onu dürttüğümde bana bakmıştı, beni gördüğünde gözleri parlamıştı. " Abla." dedi, gülümsedim. Saçını okşayıp alnına buse kondurdum, " Ablacım, niye kıvranıyorsun?" dedim. Riley inleyerek gözlerini kapattı, " Abla sana bir şey söylemem gerekiyor." dedi.
" Buyur güzelim, dinliyorum seni." dedim, elleri titreyerek cebine uzandı. Cebinden bir anahtar çıkarıp avucuma koydu, " Bu Ivy'nın özel eşya dolabının anahtarı, şuan açma. Ivy eğer ölürse o dolabı aç çünkü o dolap korunaklı bir güce sahip. Karanlık bir güce, eğer sahibi ölürse güç kaybolur. " dedi. Elimdeki anahtarı cebime koydum, " Ablam sen niye bana veriyorsun ki bunu?" dedim. Riley elimi tuttu ve gözlerimin içine baktı, bayık gözleriyle. " Bu dolabın içinde bir mektup var, Ivy onu dolaba koyarken gördüm. O mektubu okursan her şeyi çözüceksin abla." dedi ve gözleri sonsuzluğa kapandı.
" Riley? Riley!" dedim, hayır hayır hayır! Kardeşim ölemez, Riley dürttüm ama hareket yoktu. Gözlerimden yaşlar süzülmeye başladı, kardeşimin soğuk yanaklarına öpücük kondurdum. Elini tutup bedenine baktım, " Bunu kim yaptıysa onu bulucam kardeşim, için rahat olsun birtanem." dedim.
Günümüz
Olanlardan ertesi gün sonrası.
Riley ile ilgili her şeyi anlattıktan sonra Derek ve sürüsü tarafından serbest bırakıldım ve babam beni eve getirmişti. Getirdiği gibi uyuyakaldım ve şuan çalışma masamda oturmuş matematik hocamın verdiği performans ödevini yapıyordum. Saat 16:40'dı, bugün okula gitmemiştim çünkü annem göndermedi.
Ceza vermişti, niye ceza aldığımı da bilmiyorum. Sorduğumda derslerin kötü diyor, o sırada sınıf birincisi olan kendim.
Bahane yetmedi hanımefendiye, neyse annemi konuşarak zaman kaybediyorum.Matematik sorularını çözerken telefonumun titreşimiyle kafamı kaldırdım, Stiles arıyordu. Bu da bir soğuk bir sıcak yapıp kafamı bulandırıyordu, ben de rengimi belli edip soğuk yapmaya başladım. Bir yerden tutmak gerek canım, bunun gibi dengesiz yüzünden dengem şaştı. Sevdiğim çocuk hakkında kötü konuşmak çok zevkli, sevgiden bunlar. Asla sinir olmuyorum kendisine.
O sırada 3 senedir çocuğa platonik olan sen.
İç sesim de sinir bozucu, ben de ne yapmışım 3 sene ne? Telefonu sessize alıp yatağa attım, şuan ödeve odaklanmalıyım. Ödev Rachel ödevv zaten okulda hocalar sana takık. Sorunlu bir öğrencinin sınıf birincisi olması, kanımda var problem. " Rachel!" Annemin sesiyle havaya zıplamıştım, " Efendim anne?" dedim. Seslenerek çok iyi anlaşıyoruz, " Allison sana ulaşamıyormuş, telefonuna bak kızın." dedi. Çüş, Allison bana ulaşamayınca annemi mi aramış? Acil durum, Allison asla gereksiz yere aramaz. " Tamam anne." dedim, ayağa kalkıp telefonumu aldım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kelebeğin Doğuşu • Stiles Stilinski
Science FictionRachel Morningstar, travmalar sonucu sebebiyle kendiyle olan savaşında sağ çıkmaya çalışan bir kızdır. Kardeşinin ölümünden sonra kendine gelemeyen Rachel, bir kardeşinin ölümüne sebep olur. Bu ölüm ona ağır gelmiş ve ailesi ile birlikte kasabayı te...