5-) Münteha

69 19 0
                                    

Kalbim sıkışıyor ve tüm anılarım ıstıraba dönüyor.

-Fernando Pessoa-

İnsan kaçtığı yere koşarmış. Ne zaman kurtuldum dese o zaman bileklerinde ki prangalar daha da sıkılaşırmış. Kalp unuttum der beyin alay eder, ruh iyileştim der can kanarmış. İnsan her seferinde biraz daha yok olduğu, biraz daha can verdiği yere adım adım yaklaşırmış da fark edemezmiş. Acıya dolana dolana acının sahibine gidermiş insan.

Şimdi Ekin Karaaslan'nın dediklerini hazmetmeye çalışırken ellerim yumruk olmuş, ikide bir açıp kapatarak gerginliğimi azaltmaya çalışıyordum. Bedenim taş kesilmiş ayakta öylece dikiliyordum. Ne yapacağımı bilemez haldeydim.

Yıllardır korumaya çalıştığım kardeşim, Pamira'm, ellerimde büyüyen minik kızım o canin evinde miydi? Hem de iki yıldır? Yedi yüz otuz gündür onunla mıydı? Babamla mıydı?

Günün birinde onunla karşı karşıya geleceğimizi biliyordum. Ama bu benim kardeşim yüzünden olmamalıydı. Benim kardeşim o adamın ellerindeyken olmamalıydı.

Ona da bize yaptığı gibi yapmışsa...

İşte o zaman onun o zifiri kanını akıtırdım. İşte o zaman canını yakardım, canını alırdım.

Ölmediğine emindim ama ya ölmekten beter hale gelmişse? Bu azapla nasıl yaşardım bilmiyordum, nasıl nefes almaya devam ederdim bilmiyordum.

Göğüs kafesimin altında taş diye taşıdığım kalp titredi. Bu defa can korkusundan değil canımın canı korkusundan. Bu defa kaybetme korkusundan.

Avucumun içinde büyüyen yaralı kuşun; iyileşip, uçup gittiği yerde zarar görme ihtimali kalbimi titretti.

Omuzlarımdan tutup sarsan Ekin'le düşüncelerimin ağırlığı biraz da olsa azaldı.

"Ne yaptın sen?" Dedim fısıltıyla. Kollarını ittirdim omuzumun üstünden. "Ne yaptın?"

Hazmedemiyordum. Onu kendi elleriyle cehennemin sahibi olan adama vermesini hazmedemiyordum.

Gözleri açıldı. Yutkundu. "Zorundaydım."

"Değildin!" Omuzlarında ittirdim. Koltuğa düştü. "Bana gelebilirdin!Kardeşimi koruyabilirdin."

Gözlerimin dolduğunu gözümün içi sızladığında hissettim. Tüm bedenim cayır cayır yanıyordu. Bu hissin yabancısı olmasam da acının dozu hep aynı şekilde hissediliyordu. Bu ateş ruhumu kül ediyordu.

"Sen iyi biri değildin." Dedi ayağa kalkıp. "Caniydin!" Benim kadar çok derin nefesler aldı. "O kızın kalbe ihtiyacı vardı ve sen ona yardım edemiyordun." Güldü hırsla. "Her gün birilerini öldüren adamın elinde iyileşemezdi. Ben ona yardım ettim."

Arsızca kendini daha fazla savunmasına izin vermeden kolundan tutup evden çıkarttım. Arabaya bindiğimizde "Onu benden kurtardığını sanıyorsun değil mi?" Tüm gücümle bağırdım. "Şimdi gidip göreceğiz!"

Arabayı tüm hızıyla kullandım. O bana Pamira'yı götürdüğü yeri korka korka tarif ederken ben yol bitene kadar bittiğimi hissettim.

Meğer Pamira ile aynı şehirdeyken ben onu hep uzaklarda aramışım.

"Ben gelmek istemiyorum." Dediğinde keskin bakışlarımın odağına girdi.

"Geleceksin." Dişlerimin arasından konuştum. "İyilik yaptığını sanıyorsun ya hani. Bunu görüp gurur duyacaksın kendinle."

Arabayı durduğumda geldiğimiz yer üç katlı lüks bir evdi. Kapıda duran korumalara hiç zorluk çıkartmadan kafalarına sıktım belimde ki silahla.

ISLAK KELEBEKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin