İçimizden birinin öleceğini söyleyen ses tüm salonda yankılanırken ölenin ben olacağını düşünmemiştim.
Yalıçam Koleji'nin sırlarla birbirlerine bağlanan öğrencileri bu sırların her ortaya çıkışında bir bir ilmeklerinden ayrılmaya başlamıştı.
O sıra...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Ada ve Selin <3
Ada Yüksel:
İlk kez gittiğim bir partinin böyle olacağını düşünmemiştim. Daha çok bolca içki, dans ve eğlence hayal etmiştim. Belki biraz kavga ama benim dahil olmadığımdan. Selin'in, Alen'le saç baş kavga etmesi komik olabilirdi ve kesinlikle tezahürat yapar birbirlerini havuza atmaları için doldurdum. Fakat duygusal yoğunluğu fazla olan bir kavgaya şahit olmak pek de iç açıcı değildi. İki tarafında haklı haksız yönlerini içimde tartıp kafamda infaz yaparken onların birbirlerini daha çok nasıl üzebilecekleri tartışmasına girmesi varlığını az hissettiğim vicdanımın fazladan mesai yapmasına neden olmuştu.
Aralarındaki Aren meselesi neydi bilmiyorum ama bu dolandırıcılık mevzusundan daha önemli ve derindi onlar için orası belli. İkisi de sanki Aren'in ölümü için birbirlerini suçluyordu. Alen "Her şeyi mahvediyorsun, kardeşimi de mahvettin." Demişti Selin için. Selin, Aren'i mahvedecek ne yapmış olabilirdi ki? Aren'i hep kimseyle geçinemeyen saldırgan biri olarak görmüştüm. Gruptakilerle bile fazla muhatap olmak istemiyormuş gibi bir hali vardı. Alen'den başka kimseyle gerçekten bir bağı olsun istemiyor gibi görmüştüm onu her zaman. Bir kişi hariç. O da Mert Alkan, Aren'le aralarında kesinlikle diğerlerinden farklı bir dostluk bağı vardı. Aren'in arkasını Alen topluyorsa Mert'te Aren'i toplayan kişi oluyordu kesinlikle.
Diğerleriyle de arkadaştı elbette ama onlara belli edebileceği en az şekilde onlardan uzak duruyor gibiydi. Onu hiç Selin'le birlikte falan görmemiştim bile. Ama eğer Aren'i mahvedecek bir şey yapmışsa bu birçok şeyin cevabı olurdu. Alen'in, Aren'in ölümünden Selini suçlamasının sebebi neydi? Kafamı kurcalayan bu sorunun cevabı aslında düşünüldüğünden daha önemliydi. Selin'in bu davranışlarının da arkasında sadece babasının dolandırıcılık olayı yoktu bence. Kendi kendime sorduğum bu sorunun da cevabı Selin'in motivasyonuydu.
Partiden çıkmış durağa yürürken arada bir bana bakıp hemen kafasını çeviren Selin'i görmezden geldim. Onun da kafasında çözmeye çalıştığı şeyler vardı. Benim tilkilerimse bana başka şeyler fısıldıyordu. Selin, Alen'e nasıl soğukkanlı bir şekilde "kardeşin kollarındaydı ama sen ona yardım edemedin," diyebilmişti. Aren'in ölümünden Alen'i suçlu tutuyordu. Bunu acıyla mı söylemişti? Eğer gerçeklik payı olmasaydı Alen neden susmuştu?
Kendimi yanlışlıkla neyin içine sokmuştum ben böyle? Belki de Selin'den olabildiğince çabuk kurtulmam gerekiyordu. Gerçi ne olduğunu bilmeden kızı sokağa atacak değildim ya? Zaten sefil haldeydi. Kısaca Selin'e göz attığımda yeni vardığımız otobüs durağına oturmuş gözlerini kapatarak gülümsediğini gördüm. Fazla acı verici duruyordu. Gözlerinden birkaç damla yaş süzülüyor oradan da gülümsediği dudağının çukurunda kayboluyordu.
