selammmmm herkese,
Rüzgar Dalkıran <3
hepinize keyifli okumalar :)
Alen Ateş:
Selin'le karşılaştığım kafeden döndüğümden beri Erim'le konuşmamıştık. Ona yaklaşarak ona muhtaç birisi gibi davranmam kafasındaki kontrol manyaklığını o an durdurmak için yeterliydi ama şu an direksiyonu sıkan elinden içindeki şeytanla yani gerçek Erim'le konuştuğunu biliyordum. Arkadaşlarıyla konuşmamdan nefret ederdi onlarla gülmemem ise onun için affedilmez bir lanet gibiydi. Bu manyaklığını arkadaşlarının yanında belli etmez sonrasında olanlar olurdu. Rüzgar Erim'in en az benim kadar eski arkadaşıydı. Yine onu, en az benim kadar tanıyan diğer insan... Rüzgar, Erim'in bu manyak hallerini bildiğinden benimle Erim'in yanındayken bilerek şakalaşırdı belki Erim bunun normal bir şey olduğunu anlar diye. Ama Erim'in bunun normal olduğunu anlaması imkansızdı. O iyi değildi.
Ama yine de Erim, Rüzgar'ı sevdiğinden belki biraz daha hoş görülüydü tabii buna hoşgörü denseydi. Rüzgar, Aktepel'e taşınalı bir yıl olmuştu ve bu bir yıl Erim'le geçen on yedi yıla bedeldi.
Rüzgarların oturduğu lüks mahalleye giriş yapmıştık. Villaların olduğu sokak pahalı araba kaynıyordu. Bütün Yalıçam öğrencileri burada, kısa sürede yükselen eğlence prensinin villasındaydı. Rüzgar, Yalıçam'ın tek eksiğinin daha fazla parti olduğunu keşfetmiş bu yüzden konuya el atarak hemen eksiği kapatmıştı.
Erim arabayı içeri, Rüzgarların garajına park etti. Arabasına bir şey olmasına katlanamazdı. Belki aynı şeyi benim için de düşünse onu sevebilirdim.
Araba durduğunda elimi çantama attım ama Erim'de herhangi bir hareketlilik yoktu. Ondan tarafa döndüm. Hala direksiyonu sıkar vaziyette karşısına bakıyordu. Ona baktığımda bu arabadan inmek ve bir daha dönmemek istedim.
Derin bir nefes alarak kendimden nefret etmemi sağlayan diğer Alen'i ortaya çıkardım ve en göz alıcı gülümsemle, "Erim." dedim.
Bana aynı sinirle bakmaya başladı. Ellerini tutup her bir parmağını nazikçe sıktığı direksiyondan çektim. Bana aynı şekilde bakmaya devam etti. İçimi çektim. "Neden sinirlisin sevgilim?"
Ellerini ellerimden hızla çekip direksiyona yumruk attı, "Çünkü Rüzgar'ı güldürdün." dedi bariz olanı göremiyormuşum gibi bana inanamazcasına bakarken.
Ellerimi yanaklarına koydum. Ellerimi yüzünden çekerek beni itti. Kolumu sıkmaya başladı. "Onun sana bakmasını istemiyorum, sesini duymasını istemiyorum. Onun senin için gülmesini istemiyorum. Sen benimsin Alen."
Sen benimsin Alen.
Ben senin değilim, hiçbir zaman olmadım ve olmayacağım.
Ağzımdan çıkmasını istediğim kelimleler bunlardı. Ama sesim çıkmıyordu. Keşke çıksaydı, keşke çığlık çığlığa bağırsaydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sırlar Bizi Birbirimize Bağlar
Genç Kurguİçimizden birinin öleceğini söyleyen ses tüm salonda yankılanırken ölenin ben olacağını düşünmemiştim. Yalıçam Koleji'nin sırlarla birbirlerine bağlanan öğrencileri bu sırların her ortaya çıkışında bir bir ilmeklerinden ayrılmaya başlamıştı. O sıra...