sessiz ateşkes, 17

200 41 38
                                    

Sıcaktı.

Taehyung şu an mutfakta öylece otururken oldukça sıcaklamış hissediyordu. Üstündeki tişörtü inceydi ama bu yine de alev alev yanmasına engel değildi. Seokjin'i kırdığını biliyordu. Onu üzmenin kendisini bu denli yıpratacak seviyeye getirmesi, korkunçtu.

İçindeki çocuk, babası yüzünden fazlasıyla sevilmeme duygusuna sahipti. Sırf hasta diye terk edilmemiş miydi? Şimdi de çok kaprisli, çok güvensiz diye Seokjin onu bırakacaktı. Bundan emindi. Eve gelecek, ufak bir konuşma yapılacak ve kendisini nazik bir dille gitmesi için cesaretlendirecekti.

Babasından daha merhametli olacağı kesindi.

Yani umarım...

Kurduğu sofraya baktığında, burda güzel anıları olmayacağı için derin bir nefes aldı. Resmen Seokjin gelsin de evden gideyim diye bekliyordu. Oldukça can yakıcıydı. Taehyung kalbinin ortasında garip bir sızı, böyle çok derinden gelen ve huzursuz eden bir acıyla olduğu yerde kıvranıyordu.

Kilit sesi...

Sonunda beklenen anın başlamasına neden olacak ilk hamlenin sesi, boş evde yankılandı. Taehyung derin bir nefes alıp, yavaş adımlarla kapıya doğru ilerledi. Bakışları ürkek ve suçlu bir çocuk gibi, kapıdan içeri giren Seokjin'e değdiğinde yutkundu. Az önce yağan yağmur şiddetlenmiş olmalıydı.

Genç adamın saçlarından yüzüne süzülen damlalar, evin içindeki sessizlikle yarışıyordu. Seokjin üzerindeki deri ceketi çıkarıp, cebindeki silahı yanındaki masaya bıraktı. Rozetini de yanına bıraktığında, derin bir nefes alıp kollarını iki yana açtı.

"Sarılmayacak mısın?" Taehyung duyduğu sözlerle beraber şaşkındı. Kızması gerekmiyor muydu? Hala ne olduğunu anlamazken, Seokjin yavaş adımlarla yaklaşıp sakince sarıldı. Burnunu adamın sıcak ve kuru saçlarına süreledi. Bedenindeki yoğun koku, saçlarına kadar taşmıştı.

Taehyung onun göğsünde olduğunu farkettiğinde, kalbinin sesi kulaklarına dolduğunda, ellerini sırtına doğru çıkardı. Acaba sarıldıktan sonra ona git mi diyecekti? Bilmiyordu ama ona sarılmak çok güzeldi. Sanki biri geldi ve göğsünün ortasındaki sancıyı söküp almıştı.

Bir süre daha sarılı kaldıktan sonra, Seokjin onun minik suratını görmek için hafif çekildi. Islak ve soğuk ellerini Taehyung'un yüzüne yaklaştırırken, ürkütmekten çekiniyordu. Masumdu. Hiçbir suçu yoktu. Bunlar Seokjin'in vicdan bölgesine sertçe çarpıyor, ellerinin titremesine neden oluyordu.

"Sofra hazır mı?" Taehyung yüzünde duran ıslak ellerin yakıcı hissiyle baş edebilmek için kendiyle boğuşurken, böyle bir soru beklemiyordu. Evden gitmesini istememişti. "Hazır," mırıltılı sesi Seokjin'in derin bir nefes almasına neden olmuştu. Karşısındaki adamı büyük bir çıkmaza soktuğunun farkındaydı.

"Güzel," ellerini yüzünden indirdi. Islak saçlarına geçirip, geriye doğru taradı. "Dışarda dehşet bir yağmur var. Her ne kadar yaz havası da olsa, soğuk." Taehyung dudaklarını yalama gereği duydu çünkü oldukça kurumuşlardı. Ayrıca rahatsız hissediyordu. Konuşmaları gereken yerde, konuyu görmezden gelmek sinir bozucuydu.

"Seokjin," buna son vermesi gerekiyordu. Onunla konuşmak ve özür dilemek istiyordu. Yavaşça yaklaştı ve kendisine anlamla bakan gözlerine dikti gözlerini. "Konuşmayacak mıyız?" Bu cümlelerini derken çoktan adama yaklaşmış ve gömleğinin üstüne ellerini yerleştirmişti. Ona çok yakın olmak istiyordu. Çok fazla.

Seokjin sıcak avuçların, göğsünün üzerinde durmasından dolayı sertçe yutkundu. Zihnine yayılan komut, hiç işini kolaylaştırmıyordu. "Konuşacak bir şey yok minik surat. Haklıydın. Yanlış anlamaya müsait bir cümleydi." Taehyung bunu duymak istemiyordu. Kendisine kızması, böyle nazik davranmaması gerekiyordu.

"Hayır. Sana böyle davranmam doğru değildi. Bana kızman gerekmez mi?" Seokjin histerik bir gülüş bırakıp, göğsünün üstündeki elleri bileğinden tuttuğu gibi, Taehyung'un belinde birleştirdi. Şimdi elleri arkada kitli olan Taehyung, şaşkınca ona bakıyordu. Bu hamleyi, bu kadar hızlı yapmasından ziyade, asla beklemiyordu.

"Sana kızmaktan daha fazlasını istiyorum. Yine de illa sinirlen diyorsan, bunu bu şekilde yapacağımdan emin ol." Taehyung derin bir yutkunmanın ardından, kafasını Seokjin'e uzatıp sessizce söylendi. "Bence yapmalısın." Biliyordu ve istiyordu. Zaten aksini kendisine kimse yaptıramazdı.

O bunları düşünürken sertçe dudaklarına kapanan adamla, sendelemişti. Ellerini anında bırakan adamın dudaklarına bıraktığı baskılara yetişemiyordu. Seokjin sanki bu anı bekliyormuşcasına yumuşak dudakları öperken, yavaşça adamı duvara yasladı. Az önce bağladığı bilekleri, şimdi duvara yaslayıp ellerini ellerine geçirdi.

Bu sırada ortama yayılan ıslak sesler ikisini daha hırçın yapıyordu. Seokjin dilini, Taehyung'un diline sert baskılarla gezdiriyordu. Öyleki nerdeyse yetmiyecek gibiydi. Islak tadı ağzının içine yayıldıkça ikisi de daha sert oluyordu. Seokjin sonunda dudaklarına geçip emerek öptüğünde, Taehyung'dan ince bir inilti döküldü.

Bir süre kendilerine gelene kadar derin nefesler alan ikili, aralarındaki yoğun baskının da farkına varmışlardı. Özellikle Taehyung bir erkeğin üzerinde böyle bir etki bırakmasına şaşkındı. Evet bu yaşına kadar yönelimini biliyor ve kısa bile olsa bir ilişki yaşamıştı ama hiçbir öpücük, böylesine ezici olmamıştı.

Şu an Seokjin ile beraber olacak kıvama gelmişti ve bundan korkmuyordu. İlk olacak olmasından ziyade, hissettireceği duygulardan korkmuştu her zaman. Hiçbir ilişkisinin uzun sürmeme sebebi buydu. Konu cinselliğe geldiğinde Taehyung direkt kaçıyordu. Şimdi nerdeyse adama kendisi sunacak kadar iyi hissediyordu.

Yine de durması gerekiyordu. İlk birlikteliğinin böyle olmasını istemiyordu. Kavgadan doğan bir durumun içinde olmasını istemiyordu. "Yemekler soğudu." Taehyung, Seokjin'in söylediği şeyle derin bir nefes aldı. Çünkü devam edecek olsaydı, itiraz edecek gücü yoktu. Bu yüzden dediklerine güldü.

"Evet kalpli pizzamı tekrar ısıtmak zorunda kalacağım." Seokjin onun oynayan dudaklarında gezdirdi gözlerini. Az önceki şiddetli öpücük yüzünden şişmiş ve kan kırmızısına dönmüştü. Hafifçe yaklaşıp yavaşça öptü. Bu çocuğun kokusu öylesine güzeldi ki, derin derin nefesler alarak öpmek istiyordu.

Tekrar dudağından yumuşak bir öpücük aldığında, Taehyung derin bir nefes aldı. "Kalpli pizzanı yemek için can atıyorum ama ya doymazsam?" Bu sırada ufak öpücüklerini Taehyung'un boynuna doğru indirmiş, sıcacık ve yumuşak boynuna sokulmuştu. Birbirlerine hem bu kadar yakın olup, hem de bu kadar uzak oluyor olmaları Seokjin'in canını sıkmıştı.

"Doyacağın kadar yaptım." Seokjin minik oyunlarından kaçan adama seslice güldü. Taehyung boynuna yayılan sıcak nefes ve kulaklarına dolan güzel gülüşle olduğu yerde titremişti. Seokjin'in arsız elleri ise durmak istemiyordu. Yavaşça adamın tişörtünden içeri sızdığında, dudaklarını kulak memesine sürttü. Şu an sevişmiyor olabilirlerdi ama bu bile ikisini yakıyordu.

Yavaşça ellerini Taehyung'un karnında gezdirdi. Parmak ucundaki tenin titriyor oluşu, dudaklarını ıslatmasına neden oldu. Islak dudaklarını çocuğun çenesine, ordan boynuna doğru öpmeye başladı. Elleriyle karnını okşuyor ve Taehyung'un sayısız inlemelerini kulaklarına kazıyordu.

Kızmasını istemişti değil mi?

Bu Seokjin'in ona kızma şekliydi.

Yavaşça huylanan yerlerinden öpüp, bu sefer birden bedenin uzaklaştı. Öpücükleri, dokunuşları ve sıcaklığını birden üzerinden çekmişti. Taehyung aniden boşlukta kalan bedeni yüzünden, düşmemek için duvara sıkıca yasladı ellerini. Seokjin onun bu halini boydan boya süzüp, sinsice güldü.

Onu orda öylece bırakıp, kalpli pizzalarını yemek için mutfağa adımladı.

Taehyung'un sözlerinin bedeli buydu.

Ölü ozanlar, şiir yazarlar ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin