Taehyung gerçekten berbat hissediyordu. Nerdeyse iki haftadır evden çıkmıyor ve Seokjin'i düşünmeden edemiyordu. Ona çok kızgın ve kırgındı. Yine de kapısından gitmiyor oluşu, içindeki boşluğu yavaş yavaş dolduruyordu. Neden yaptığını anlamadan geçen koca iki hafta.
Her gece uyuduğunda kapıyı hafif aralıyor, özlediği yüzünü izliyor ve üzerine pike serip içeri geçiyordu. Ama şimdi Yoongi ile konuştuktan sonra bir şeyler oldu. Kalbinin sesi değişti. Yine eskisi gibi atmaya başladı. Evin içinde derin derin nefesler alarak ilerledi. Onu affedebilmenin verdiği mutlulukla adımlarını hızlandırdı.
Kapıyı açtığında, kafasını yanındaki korkuluklara yaslamış adamı gördü. Seokjin aniden kapının açılmasıyla irkilse bile olduğu yerde düzeldi. Minik suratı yeniden görmenin verdiği mutlulukla hızla ona sarılacağı sırada, kendisini durdurdu. İstemediği bir şeyi ona yapmak istemiyordu.
Taehyung dolan gözleriyle izledi onu. Çok özlemişti. Şimdi daha net anlıyordu ne kadar özlediğini. Resmen heyecandan midesi bulanmaya başlamıştı. Seokjin'in adımlarını durdurmasıyla, gözünden bir damla yaş düştü. Daha fazla uzak kalamazdı ondan. Tüm gerçekleri öğrendiği halde, sarılmamak olmazdı.
Hızla kendisini izleyen adama doğru koşup, kollarını boynuna sardı. Bunu yaptığı an, sırtında Seokjin'in ellerini hissetmişti. "Çok özledim seni." Taehyung onun sesini duyduğunda boğazından derin bir hıçkırık koptu. Ağlamak istiyordu. Bu sesten uzun zamandır böyle güzel şeyler duymamıştı.
"Ben de seni çok özledim." Seokjin burnunu Taehyung'un boynuna götürüp derin bir nefes aldı. Dudakları tenine hasretti sevgilisinin. Yavaş yavaş, sımsıkı sarılırken öptü. "Taehyung çok özledim. Çok özledim seni." İkisi de birbirini deli gibi özlemişti. Taehyung, Seokjin'in boynundan çekilip yüzünü izledi.
İki haftada zayıflamış ve kurumuştu teni. Sevgilisi belini sıkı sıkı tutarken, gitmesini istemiyordu. Tekrar kollarının arasından giderse, Seokjin aklını kaybederdi. Taehyung ellerini sevgilisinin yüzüne yasladı ve okşadı. Sıcacık tenini ve onu böyle sevmeyi çok özlemişti.
"Bu halimizden hiç rahatsız değilim ama fikrini ne değiştirdi?" Taehyung onun dudaklarına uzanıp derin bir öpücük bıraktı. "Yoongi ile konuştum." Seokjin kaşlarını çattı. "Senin çok önceden bu işten vazgeçtiğini ve sonucunda işini bile kaybetme durumuna geldiğinden bahsetti." Bir öpücük daha kondurdu dudaklarına.
Kapısında beklediği her gece uyuduğunda, kapının deliğinden kontrol edip yanına gidiyordu. Üşümemesi için üzerine pikeyi serdikten sonra, okşuyordu dudaklarının üzerini. Şimdi yeniden o dudakları öpebilmek çok iyi gelmişti. "Ayrıca babamın öldüğümü düşündüğünü bile söylememişsin."
Seokjin onun özlediği saçlarını okşadı. Elleri titriyordu adeta. "Sana zarar verecek hiçbir şey yapmadım. Ben sana aşık oldum. Seni işimden bile uzak tuttum. Başına, benim yüzümden gelebilecek her şeyi önlemek istedim." Taehyung bu kadar seviyor olmasına dayanamadı.
Ellerini ensesine sardı ve dudaklarına kapandı. Onun sıcak tadını özlemişti. Belindeki ellerin etini sıkarcasına okşuyor oluşundan destek alarak, daha istekli öptü sevgilisini. Seokjin'in dilini dişleri üzerinde hissettiğinde, ağzına derince inledi. Çok özlemişti ikisi de birbirini.
Seokjin hala rüyada olduğunu düşünüyordu. Soğuktan ölmüş ve rüya görüyor olabilirdi. Ama hiçbir düş sevgilisinin sıcak ağzının hissini bu kadar gerçek veremezdi. Birbirlerini gecenin soğuk havasında, sıcacık öpmüşlerdi. Evin kapısı açıktı ve kapının dışındaki lamba sayesinde, ikisini çok rahat görebilirlerdi ama umursamadılar.
Henüz yaşarken birini affetmek, binlerce şiir demekti.
Aşkı da en güzel şiirler anlatırdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ölü ozanlar, şiir yazarlar ✓
FanficTaehyung, kendisini kötü hissettiren asabi Başkomiser Kim Seokjin'e mesaj atar.