Başladığınız tarihi buraya bırakabilirsiniz.
Keyifli okumalar.
•••
Uyumak bazı insanlar için sadece fiziksel bir ihtiyaç olabilir fakat benim için bir sığınak. Üstüme yağan bütün dertlerimden saklanacağım, düşünmek istemediğim bütün düşüncelerden uzaklaşacağım bir sığınak. Bilinçaltımda var olan ama gün boyu kendini saklayan duygularım gece olduğunda ortaya çıkıyor ve o anlarda tek çarem bu sığınak oluyor. Uykuya sığınamadığım anlarda ise yastığım gözyaşlarıma ev sahipliği yapıyor. Tıpkı bu gece olduğu gibi. Dakikalarca yatağımda dönüp durmama rağmen bir türlü uyuyamamıştım ve bunun sebebi kalbimin en derinine yerleşmiş olan özlem duygusuydu. Aslında bu hisse sadece özlem demek ne kadar doğru olur bilmiyordum. Çünkü birçok duygu vardı kalbimi baskılayan. Sanırım en belirgin olanı özlemdi. Üstünden yıllar geçmesine rağmen gözümün önünden silinmeyen anılar ruhumu esir alıyordu. O anlardan başka bir şey düşünemez hâle geliyordum. Bu durumdan kurtuluşu çoğu zaman uyumakta bulsam da bazen böyle işe yaramıyordu işte. Bazen gözlerim sızlayana kadar uyku tutmuyordu.
Saatler süren uyuma çabamın ardından sızlayan gözler ve ağrıyan başımla sonunda uyuyabilmiştim. Ama sadece üç saat sonra gözlerimi yeniden zifiri karanlığa açtım. Aydınlıkta uyuyamıyordum. Uyanmış olmanın verdiği memnuniyetsizlikle homurdandım. Başım hâlâ ağrıyordu. Gözyaşlarıyla geçen gecenin hazin sonu da böyle oluyordu maalesef.
Saat altı olmuştu. Ne kadar uğraşsam da bir daha uyuyamazdım. Bu yüzden bu durumu kabullenip sıcak yatağımdan zorlukla kalktım. Pencereye gidip perdeyi araladım. Bir örtü gibi gecenin üstünü örten yıldızlara hayranlıkla baktım. Geceler, sakladığı bütün acılara rağmen mükemmeldi. Pencereyi açıp başımı dışarıya çıkardım. Soğuktu, rüzgar tenimi üşütüyordu ama umursamadım. Önemli olan ruhun üşümemesiydi ve benim ruhum çoktan buz tutmuştu. Şimdi hiçbir soğuk bedenime işlemiyordu. Gözlerim yıldızların üstündeyken derin bir nefes aldım. Geçen birkaç dakikanın ardından soğuk bütün bedenimi sardığında artık camı kapatmam gerektiğini hissettim. Ruhumun oksijene ihtiyacı olabilirdi ama hasta da olmak istemiyordum. Bu kadar oksijenle de idare edebilirdik.
Camı kapattıktan sonra hemen hırkamı üstüme geçirdim. Komodinin üstünde duran ve bu uykusuz gecenin mimarı olan albüme gözlerim kaydığında birkaç saniye duraksadım. İnsan bazı şeyleri atlatamıyordu ama alışmak zorunda kalıyordu. Ama bir acıya nasıl alışılırdı? Sanırım insan sadece alıştığını zannediyordu.
Albümü alıp dolabımdaki yerine yerleştirdim. Hemen ardından kendimi odamdan dışarı attım. Yeni bir duygu fırtınasına hazır değildim. Koridorda ezbere attığım adımlarla lavaboya ilerledim. Buz gibi suyla yüzümü yıkadığımda artık fazlasıyla ayılmıştım. Kısa bir an aynadan yüzümü inceledim. Gözlerim kızarık ve yüzüm solgundu. Uykusuz olduğum maalesef belliydi.
Lavabodan çıktığımda sakin adımlarla mutfağa gittim. Kahvaltı hazırlamaktan daha iyi bir fikrim yoktu. Kırk beş dakika sonunda hazırladığım sofra bana göre mükemmeldi.
"Bu mis gibi koku nereden geliyor?"diyerek mutfağa giren teyzem de sanırım benimle aynı fikirdeydi. Yarı uykulu gözlerle önce beni sonra da kahvaltı masasını süzdü. "Günaydın teyzeciğim,"deyip gülümsedim. Üzgün bile olsam bunu teyzeme yansıtmaktan hiç hoşlanmıyordum.
"Günaydın da beni niye uyandırmadın? Birlikte hazırlardık." Masaya yaklaşıp sandalyelerden birini çekti. Çayları doldurup ben de oturdum. "Erken uyanmıştım hazırladım bir şeyler. Hem hep sen mi hazırlayacaksın bu defa da ben hazırlamış olayım."
Yemeye çoktan başlamıştı. Çayından bir yudum alıp "Eline sağlık, mükemmel olmuş."dedi. Gerisi sessiz geçen bir kahvaltıydı. Kahvaltının ardından teyzem hazırlanmak için odasına gitmişti ve bende mutfağı toparlıyordum. Ben hızlı bir şekilde işlerimi bitirdiğimde teyzemin içeriden söylenme sesleri geliyordu. Mutfaktan çıkarken kapıda karşılaştığımızda "Ben çıkıyorum sen de kendine dikkat et tamam mı?"deyip kapıya doğru yürüdü. Arkasından ilerleyip "Tamam teyze,"dedim. "Ama sen de bu kadar acele etme. Sen derse beş dakika geç gitsen eminim ki öğrencilerin üzülmezler. İnan bana sevinenler bile olacaktır."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MİAT
Teen Fiction"Eğer bir gün seçim yapmak zorunda kalırsan,"deyip duraksadım. Bakışları bir an bile bana kaymadı. Zorlukla yutkundum. Gözlerimi kaçırıp tıpkı onun gibi bakışlarımı karşımda uzanan denize çevirdim. "Bu intikamdan vazgeçer misin?" Titreyen sesimle so...