Kaygı ile korku arasındaki fark; halüsinasyon ile gerçek arasındaki fark gibidir. Kaygı, henüz var olmayan bir duruma karşı duyulan endişeyken; korku ise var olana karşı ortaya çıkan en yüksek gerilimdir. İnsanoğlunun en büyük zaaflarından birisi ise kaygı ile korkuyu sürekli olarak karıştırmasıdır. Tıpkı hayal ile gerçeğin karıştırılması gibi....
İstanbul o sabah güne travmatik bir haberle uyanmıştı. Ortaköy'de, köprünün ayaklarının birkaç yüz metre ötesinde bir ceset bulunmuştu. Bir kadın cesedi. Boğaz'ın kıyısındaki Def- terdar İbrahim Paşa Camisinin avlusunda, Boğaz'ın sularının çarptığı beton taşların hemen üzerinde. Bankların üstüne inşa edilmiş, asma ağaçlarının etrafını dolandığı sundurmaya asılı bir kadın bedeni...
Üzerinde beyaz bir elbise vardı kadının. Kolları, çarmıha gerilmişçesine halatla bağlanmış, sundurmanın metal aksamına iki yandan asılmıştı. Ayakları yere değmiyor, zayıf bedeni rüzgârla sallanıyordu. Sanki Boğaz'a, İstanbul'a bir mesajdı. Sanki
Istanbul için kurban edilmiş kurban da kutsal bir törenle sergilenmiş gibiydi.
Polis ekipleri kısa bir sürede caminin avlusuna doluşmuşlardı. Olay yeri inceleme ekipleri sarı şeritleriyle avlunun neredeyse hepsini kapatışlardı. Cinayet masasının görevlileri etraftaki güvenlik kameralarını izlemeye koyulmuşlardı. Herkesin yüzünde gergin bir ifade vardı. Boğaz'a nazır ceset, polis teşkilatını fazlasıyla rahatsız etmişti. Bol emirli ve sert tonlamalı telsiz konuşmaları Boğaz'ın dalga seslerine karışıyordu.
Ekipler, hızlı bir şekilde incelemelerini tamamlayıp cesedi kaldırmaları için talimat almışlardı. Çünkü ne kadar güvenlik tedbirleri almış olsalar bile, Boğaz'dan geçen yolcu ve turist tek- nelerindeki insanlar cansız kadının bedenini görebiliyorlardı. Toplumsal bir infial an meselesiydi.
Kadının üzerindeki beyaz elbisede herhangi bir kan izi yoktu. Orta yaşlardaki yüzünde hafif bir makyaj vardı. Saçları örülmüştü ve örgülü hali neredeyse beline değecek kadar uzundu. Boynunda gümüş zincire takılmış altın bir kolye ucu parlıyordu. Sağ ve sol bileklerinde, halat düğümlerinin hemen yanında farklı iki bileklik vardı. Sol kolunda da bileğin birkaç santim gerisinden dirseğe doğru uzanan, iç içe dolanmış sarmallardan oluşan bir dövme bulunmaktaydı.
Olay yeri inceleme ekipleri cesedin fotoğraflarını çekip kim-
lik tespiti yapmaya çalıştıkları esnada beklenmedik bir durum
yaşandı. Boğazdan küçük bir fiber servis teknesi yanaştı. Tek-
nenin içindeki üç genç, ellerindeki profesyonel kameralarla ka-
dının cansız bedeninin ve etrafta yürütülen çalışmaların görün-
tüstünü almaya başladılar.
Cinayet masası görevlilerinden birisi durumu fark eder etmez, hemen çalışma yapan polislerin önüne geçti. Görüntü alınmasına engel olmaya çalıştı. Diğer polislere göre daha iri bir yapısı olan sivil giyimli polis memuru, çeşitli el kol hareket leri yaparak gençleri uzaklaşmaları konusunda uyardı. Gençler uzaklaşmayınca, suya gömülmüş yosun kaplı taşlardan birisine adım attı. El kol hareketlerine devam ederek adımını tamamladığı esnada, taşın üzerindeki kaygan yosundan dolayı dengesini yitirdi ve bir anda suyun içine gömüldü.
Gençler umursamazca çekimlerine devam ederken deniz polisine ait bir tekne yakınlarında belirdi. Polis teknesini gö-rür görmez hızla uzaklaştılar ve gözden kayboldular.
Aradan yaklaşık bir saat geçti. Kadının ölü bedeni halatlardan çözülmüş, otopsiye gönderilmek üzere ceset torbasına konmuştu. Boğaz'da alınan sıkı tedbirlerle başka kişilerin yaklaş ması engellenmişti. Ama polisler için artık geçti. Çoktan birço sosyal medya platformunda, "Çarmıha Gerilmiş Kadın" betima lemeleriyle cesedin ve şişman polis memurunun suya düşme sinin görüntüleri yayılmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BODRUM KATI
Mystery / Thrillerİstanbul Boğazı'nın kıyısında, boynunda altın bir kolye ile çarmıha gerilmiş şekilde duran bir kadın cesedi bulunur. Kısasürede tüm ülke bu gizemli cinayeti konuşmaya başlar. Aradangeçen günlerde ise farklı yerlerde benzer cesetler bulunmaya devam e...