"Baba, yürüyebilecek misin?"
Evin yakınlarına geldiklerinde Enzel arabayı kenara çekmesini söylemişti Atlas'a. Atlas ilk müsait yerde durmuştu. Enzel, kapıyı açıp dışarı çıkmış, belini kaputa yaslayarak bir süre temiz hava almıştı.
"Yürürüm, yürürüm; merak etme."
"Neler olduğunu anlatacak mısın baba?"
Atlas dayanamamış ve aynı soruyu belki de yirminci kez sormuştu. Enzel, kafasını yukarı kaldırmış, ayın önünden hızla geçen bulutları izlemeye koyulmuştu. Sessizce karşılık verdi.
"Bilmiyorum."
"Nasıl yani baba? Yasaklı bölgeye neden gittiğini, orada ne yaptığını nasıl bilmezsin?"
"Bilmiyorum dedim sana Atlas, bilmiyorum. Bir anda kendimi orada buldum işte."
Atlas daha fazla ısrarcı olamadı. Mecburen konuyu değiştirdi. "Hadi eve gidelim. Saat çok geç oldu. Evdekiler de meraklanmıştır."
"Biraz daha soluklanayım gideriz."
Atlasin aklından binlerce düşünce geçiyordu. Babasını ya saklı bir bölgede, ağaçların arasında yere uzanmış bir şekilde bulmak fazlasıyla tedirgin etmişti. İlk defa böyle bir durumla karşılaşıyor ve ne yapması gerektiğini bilmiyordu.
Bir süre babasının yakınında durup bekledi. Ona eşlik ederek gökyüzünü seyretti. Bulutlara baktı. Bulutlar, bir trenin va gonları gibi arka arkaya sıralanmış, dolunaya yaklaşımış ayın önünden hızla akıp gidiyorlardı. Sanki ilk defa bu kadar hızı görmüştü bulutları. Yaşadığı esrarengiz geceyle bulutların bir bağlantısının olup olmadığını düşünmeden edemedi.
"Artık gidebiliriz. Annenlere bu durumdan bahsetmezsen sevinirim. Şimdilik aramızda kalsın."
Atlas herhangi bir karşılık veremedi. Sadece, "Peki," demekle yetindi.
Eve vardıklarında Yudum Hanım kapıda merakla karşıladı. "Neredesin Enzel Bey, yemek buz gibi oldu. Telefonunu da yanına almamışsın."
Enzel ne yanıt vereceğini düşünürken Atlas araya girdi. "Lokalde oyuna dalmış. Saatin geçtiğini anlamamış bile."
Yudum Hanım, "Ee sen de babama bakacağım diye çıkalı iki saat oldu!" diyerek karşılık verdi.
"Ne yapayım. Oyunları çok çekişmeliydi. Ben de oturup onları izledim."
Enzel, Atlas'ın imdadına yetişmesinden memnun kalmıştı. "Zaten çok aç değilim." Adımlarını sıklaştırarak salona geçti.
Talya odasından çıkmış, kulaklığının tekini çıkarmış bir şekilde holde bekliyordu. Enzel'in salona geçişini izledi. Babasında bir tuhaflık olduğunu sezdi. Hemen arkasından gelen Atlas'ı durdurdu.
"Oyuna dalma hikâyesi gerçek mi? Bana pek öyle gelmedi Atlas, göz ucuyla annesini yokladı. Daha sonra kısık bir sesle, "Anlatırım sonra," dedi, "şimdilik boş ver."Talya, "Ne demek boş ver. Saat gece yarısını geçti. Babamın yüzü kireç tutmuş gibi. Neler dönüyor anlatsana!" diye rek itiraz etti.
Atlas, "Tamam, anlatacağım birazdan." diyerek Talya'yı yumuşattı, "sen şu kolyeni alıp gelsene."
Talya kolyeyi almak için odasına geri döndü. Atlas da babasının arkasından salona geçti.
Enzel, hiçbir şey olmamış gibi televizyon kumandasını eline almış, gece haberlerini açmıştı. Atlas, çaprazındaki koltuğa geçip sessizce oturdu.
Kısa bir süre sonra Talya kolyeyle birlikte geldi. Babasına doğru adımlarken Atlas ile göz göze geldi. Atlas, kaşlarını kal dırarak biraz beklemesini işaret etti. Talya babasını teget geçip başka bir koltuğa kendini bıraktı.
"Ee baba anlatsana; kimlerle oynadın bu akşam? Bizi unuttuğuna göre önemli kişiler olmalı."
Bu sırada Yudum Hanım da salonun kapısında belirdi. Talya annesini görünce, ortamı biraz neşelendirmek için, "Yoksa başka bir kadın mı var? Annemden güzel mi bari? Bak annemden güzel değilse kızarım sana!" diye devam etti.
Yudum Hanım, "Ne, başka bir kadın mı?" diye damladı. "Cesareti varsa buyursun denesin!"
Enzel, kızının her zaman bu şekilde sataşmasına alışmıştı. Alışkanlık haline getirdiği ayrı yanıtını verdi. "Kızım ben bir tanesini zor idare ediyorum, ikinciyi nasıl idare edeyim."
Yudum Hanım da geleneksel sataşmasından kendisini alıkoymadı. "Demek idare edeceğini bilsen şansını Hadi bakalım, hodri meydan."
Atlas, Talya'nın neşelendirici hamlesinin işe yaradığını dü şündü. Bir süre konuşmalara eşlik etti. Ama aklındaki onlarca soru, beyninin içinde gezinen sürüngen hayvanlarmış rahatsızlık veriyordu.
Yudum Hanım kısa bir süre sonra salondan çıkınca, Atlas Talya'ya işaret verdi.
Talya, süslü pijamasının cebinden kolyeyi çıkardı. "Babacığım, sana bir sorumuz olacaktı."
Enzel, gözünü televizyon ekranından ayırmadan, "Tabii, sor bakalım," dedi, "ama zor olmasın."
Talya, kolyeyi parmağının ucunda sallandırarak, "Bana yıllar önce hediye ettiğin bu kolye," dedi, "bunu nereden almıştın?"
Enzel şaşkın bir yüz ifadesiyle sallanan kolyeye baktı. "Bunu ben mi vermiştim sana? Emin misin?" diye karşılık verdi.
Atlas, "Evet baba," diyerek araya girdi. Hemen ardından bileğini göstererek, "Doğum günümüzdü. Hatta bana da bu sa- ati hediye etmiştin."
Enzel kafasını çevirerek Atlas'ın bileğindeki saate baktı bu kez. Ardından Talya'ya dönüp, "Ver bakayım şunu," dedi ve kolyeyi aldı. Sağına soluna bakındı.
Atlas Talya heyecanla babalarını izlediler. Ne yanıt vereceğini çok merak ediyorlardı.
Enzel süre daha kolyeyi inceledikten sonra kafasını sağa sola salladı.
"Hayır, hiç hatırlamıyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BODRUM KATI
Mystery / Thrillerİstanbul Boğazı'nın kıyısında, boynunda altın bir kolye ile çarmıha gerilmiş şekilde duran bir kadın cesedi bulunur. Kısasürede tüm ülke bu gizemli cinayeti konuşmaya başlar. Aradangeçen günlerde ise farklı yerlerde benzer cesetler bulunmaya devam e...