Atlas uyandığında kahvaltı masası hazırdı. Banyoya doğru giderken annesi Yudum Hanım arkasından seslendi: "Atlas, fazla oyalanma. Hadi kahvaltıya. Talya'ya da sesleniver uyansın artık!"
Atlas, "Yirmi bir yaşında kız, artık kendi kendine uyansın!" diyerek sabah mahmurluğu ile annesine çıkıştı ve lavaboya girdi. Ellerini yüzünü yıkadıktan sonra aynanın karşısında bir süre bekledi. Kıvırcık saçlarını parmaklarıyla düzeltti. Ardından aynaya yaklaşıp mavi gözlerinin etrafına baktı. Son zamanlarda bilgisayar başında fazla vakit geçirdiği için göz akında kırmızı kılcal damarlar belirmişti. Gözlerini kontrol ettikten sonra altın gibi parıldayan sarı sakallarına dokundu. Kirli sakal denlecek kıvama ulaşmıştı. Tıraş olup olmamak arasında kaldı.
Lavabodaki işi bitip tam çıktığı esnada annesinin bağırışa benzer yüksek sesini duydu: "Enzel, Enzel iyi misin?"
Atlas'ın babası Enzel'in gerçek ismi farklıydı. Enzel'in babası Enzele kendi ismini vermişti. Ancak Enzel babasından nefret ettiği için yıllardan beri ne babasıyla görüşüyor ne de onun verdiği ismi kullanıyordu. Küçükken çocukluk arkadaşlarının
taktığı ismi kullanmış ve yıllarca öyle devam etmişti. Çevrele rindeki herkes kendisini Enzel ismiyle tanıyordu.
Atlas, annesinin yüksek sesle babasına seslendiğini duyar duymaz panikle yatak odasına doğru koştu. Yarıya kadar açık kapıyı sonuna kadar araladı. İçeriyi kontrol etti. Annesi ve babası yatak odasında yoktu.
"Ne işin var burada Enzel?"
Atlas, sesin geldiği yeri anlamaya çalıştı. Hole koştu. Dış kapı açıktı. Hızla dış kapıya yöneldi. Kapıdan kafasını uza- tıp evin bahçesine baktı. Babası Enzel, bahçedeki çardağın altında, sofanın üzerinde doğrulmuş, annesi yanı başında babasının elinden tutuyordu.
"Ne oldu anne?" diyerek bahçeye çıktı. Hemen babasının yanına gitti. Babasının yüzünde korku dolu bir ifade vardı. Yüzündeki ter damlaları iri iri kabarmıştı. Boynundan omzuna kadar geniş bir alan terden sırılsıklandı.
"Baba iyi misin? Ne oldu? Ne işin var bu saatte bahçede?" Enzel elinin tersiyle alnını sildi. "lyiyim, iyiyim," diye karşılık verdi, "bana bir bardak su verir misiniz?
Atlas koşar adım eve girdi. Bir bardak su doldurup yeniden çardağa döndü. Hafifçe sofanın ucuna geçerek bardağı babasına uzattı.
Enzel, suyu tek seferde dikip bitirdi. Boş bardağı geri uzattı. Ardından derin bir nefes aldı ve "Tamam sorun yok," dedi.
Yudum Hanım, "Nasıl sorun yok?" diyerek karşılık verdi. Hålen panik hålindeydi. "Çığlık atar gibi sayıkıyordun!"
Enzel, "Tamam işte iyiyim," dedi, "käbus... kâbus gördüm sanırım. Sorun yok"
Yudum Hanım, "Son zamanlarda bir de bu çıktı başımıza," diyerek söylendi, "sürekli sayıklıyor, tuhaf hareketler yapıyorsun! Şimdi de bahçeye çıkmış, burada sızıp kalmışsın. Kaç sa attir buradasın acaba?"
Atlas, babasının o halini görünce derin düşüncelere daldı. Gerçekten de son birkaç haftadır babası tuhaflaşmıştı. Özellikle geceleri ayaklanıyor, evin içerisinde dolaşıyor ve yeniden yatıyordu. Bazı zamanlarda ise durduk yere çeşitli isimleri mırıldaniyor, daha sonra mırıldandığını bile fark etmeden devam ediyordu. Bu durum kimsenin gözünden kaçmamıştı. Annesinin daha fazla söylenmesini engellemek için, "Hadi baba, bir elini yüzünü yıka," dedi, "kahvaltı masasında konuşuruz."
Enzel herhangi bir karşılık vermeden kalktı. Eve yöneldi. Atlas da arkasından eve girip kahvaltı masasına geçti. Yudum Hanım ise Talya'nın odasına doğru devam etti. "Hadi kızım uyan artık! Okula geç kalacaksınız!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BODRUM KATI
Mystery / Thrillerİstanbul Boğazı'nın kıyısında, boynunda altın bir kolye ile çarmıha gerilmiş şekilde duran bir kadın cesedi bulunur. Kısasürede tüm ülke bu gizemli cinayeti konuşmaya başlar. Aradangeçen günlerde ise farklı yerlerde benzer cesetler bulunmaya devam e...