"Ya şu kapıyı açar mısın? Yemin ederim polisle gelmedim ya. Bir başımayım, yapayalnızım, temtekim!!"
Aybars lüks bir sitenin lüks apartmanındaki lüks dairenin lüks dış kapısına yorgun bir bakış atıp elini zilden çekmiş, ardından kapının deliğine sinsice yaklaşmış, dilini çıkarıp komik komik yüzler yapmıştı. Gökdeniz kapıyı açmayıp polisle gelmediğine yemin et türü şeyler söyleyip 5 dakikadır onu içeri almıyordu. İnsanların güven problemleri olabilirdi, sarışın saygılıydı buna ancak sonuçta misafirdi ki. Davet edilen oydu.
Bu sırada Gökdeniz, korkunç derecede yakışıklı çocuğun bu tatlılığına güldü ve çocuğa güvenmeyi seçerek hâlâ içinden atamadığı o gerginlikle kapıyı araladı. Aybars'ın yüzüne kombiden kaynaklanan sıcak hava, evin kendine has o güzel kokusu vururken keyifle gülümsemişti.
"Şaka yapmayı düşünmüştüm, kapıyı çalarken Happy Nation açacaktım telefonumdan. İyi ki yapmamışım."
"Bak ben paranoyak bir herifim, gece korkudan uyuyamadım, sakın." Sarışın, koskocaman mavileriyle içini ısıtarak ona bakan tatlı çocuğa gülmüş, çapkınca sırıtarak yanağından flörtöz bir şekilde makas almıştı.
"Ve yine de beni evine davet ettin."
Gökdeniz'in yanakları bu hareketle tatlı bir pembeye bürünürken yorgunca iç çekti ve içeri giren dalyan sarışının üstündeki deri ceketi çıkarıp fortmantoya astı. "Ben çok da mantıklı bir adam değilimdir Aybars. Üzerinde çok düşünme."
"Tamam düşünmem. Hoş buldum bu arada." Şakasına bir triple söylendi ve kollarını açtı. Garip bir hava oluşsa da Gökdeniz sıcakça gülümseyip çocuğa kısaca sarılmıştı. Geri çekildiğinde kollarını açan sarışın, cebindeki cüzdan ve telefonunu bu tatlı adama kaptırdığından haberdar değildi.
"Ya cidden Aybars konuşmayayım konuşmayayım diyorum ama, oğlum seni çok sikerler."
"Ya ne alaka gelir gelmez bismillah?"
"Telefonunu aldım, cüzdanını dızladım, mesela şu an çaktırmadan saatinin kayışını açıyorum ve fark etmiyorsun." Aybars duyduklarıyla şok olduğunda bal rengi gözlerini önce bileğindeki saati çalmaya çalışan ele indirmiş, ardından kolunu çocuğun becerikli parmaklarından kurtarıp hararetle ceplerini yoklamıştı.
"Çok profesyonelsin, kanım dondu."
"Teşekkür ederim teveccühün."
"Elin çok hafifmiş, hemşire olabilirmişsin aslında."
"Kariyer planlama denildiğinde de biz." İkisi de kısaca gülüştüler ve Gökdeniz evine gelen bu misafiri için portmantodan bir çift ev terliği çıkardı. Kardeşleri bile sık ziyaret etmezdi Gökdeniz'i, genelde o Kayseri'ye gider görürdü. Tek misafiri ve evine sokabilecek kadar güvendiği insanı Ilgaz'dı. Bu yüzden çok özenmişti bugün için, sarışınla öyle çok yakın değillerdi kabul ama ona göre araları gayet iyidi. Bu yüzden elinden gelenin en iyisini yapıp çocuğu en iyi şekilde ağırlamalıydı. Bunu kendine görev bilmişti.
Makenleri aratmayacak bir fizik ve yüze sahip sarışının üzerinde hoş bir kot ve salaş bir gömlek vardı. Hayır hava o kadar soğuktu ki, üstelik bu çocuk motorla gelmişti, böyle zibidi gibi giyinmesini uygunsuz bulmuştu Gökdeniz. Üşüdüğünü de suratındaki üşüme pembeliğinden çakmıştı. Tekrar bu yakışıklı çocuğu alıcı gözle kısaca süzdükten sonra askılıktan normalde üzerinden hiç eksik etmediği ama ne hikmetse o gün giyesinin gelmediği o meşhur hırkasını çıkardı ve zorla sarışının sırtına giydirdi.
"Tamam şimdi."
"Ne alaka?"
"Ev soğuk üşüme. Zırto gibi giyinmişsin donmuşsun zaten. Sonra aman Gökdeniz bana iyi bakmadı diye zırlarsın." Dolandıcı çocuk içeri doğru adımlarken sarışın da peşinden tatlı söylenmeleri dinleyerek ilerledi ve oldukça karmaşık evde gözlerini gezdirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
organize sanayi [gay]
ChickLitsaatçi gökdeniz: meslek etiği asker dolandırmıyorum kardeşim (Ağırlıklı texting.)