30

8.6K 916 234
                                    

Aybars 22 yıllık hayatında ilk defa bu kadar gergin ve ne yapacağını bilmediği bir an yaşıyordu.

Gökdeniz'in kaç milyar dolar olduğunu bilmediği arabasının rahat ön koltuğuna oturmuştu ve her şey içini allak bullak etmemiş gibi arabayı saran kokunun etkisinin altına da girmemek için kendisiyle çok büyük savaşlar içerisindeydi. Otoparkta buluştuklarından beri tek kelime etmemişti kendisinden kısa olan adamla. Koskocaman, boylu poslu bir çocuktu Aybars evet, iriydi, dalyan gibiydi, güçlüydü. Yıllardır basketbolla ilgileniyordu ve Gökdeniz ile muhtemelen yumruk yumruğa kavgaya girseler zorlanmadan Gökdeniz'i yere serebilecek bir kondisyona sahipti de.

Peki bu fiziksel üstünlüğüne rağmen neden bu kadar korkmuş ve mahçup hissediyordu yanında sinirle oturan ve adliyenin otoparkından çıkmaya çalışan bu adama karşı? Sarışının kalbi ağzındaydı, başını eğmişti ve bal kahverengisi gözleri sıkıca gömleğini kavradığı ellerine bakmakla, gerginlikten kızaran kulakları ise yanında fevrice arabayı süren adamın konuşmasını beklemekle meşguldü.

Gökdeniz ise gerçekten birkaç gündür yaşadığı iğrenç şeylerin etkisi altındaydı ve savruluyordu. Aybars'ın kalbini kırması, zaten mutsuz hayatının daha da mutsuzlaşması ve Hakkı Bey ile geçirdiği hararetli tartışma son bir haftada onu 27'sinden 40'larına falan getirmişti.

Dikiz aynasından mavilerini başı hâlâ öne eğik gence diktiğinde iç çektiği için Aybars'ı daha da gerdiğinden bir haberdi. Aslında amacı Aybars'ı bu kadar germek değildi, duygularına artık hakim olamıyordu. Endişeli çocuğa üstü kapalı bir şeyler anlatıp evine bırakmayı ve bugünü de gerisinde bırakmayı planlıyordu. Yine de yanında suçlu bir çocukmuş gibi oturması sarışının, Gökdeniz'in oldukça hoşuna gitmişti. Bu sanırsam yaptığı alçaklığın farkında ve utandığını gösteren bir işaretti.

Arabayı anayola çıkarırken nefes alıp sakinleşsin diye camı biraz aralamıştı. Aybars rüzgarın içeri girmesiyle ve Gökdeniz'in hipnotize eden kokusunun seyrelmesiyle az çok kendine gelirken cesaret edip bakışlarını ondan büyük adamın ciddi ama korkunç derecede güzel yan profiline çevirebilmişti. Sarışının bakışlarını hissetmiş olmalıydı ki Gökdeniz de bakışlarını ona çevirdiğinde Aybars bir süre far görmüş tavşan gibi kalmış, ardından konuşmanın er ya da geç gerçekleşeceğini bildiğinden boğazını temizleyerek sesini bulmaya çalışmıştı. Gergindi.

"Neden adliyedeydin?"

Gökdeniz çocuğun direkt konuya girmesiyle istemsizce gülerken Aybars bu gergin gülüşün bile onda yarattığı etkiyle sertçe yutkunmuştu. Gökdeniz her zaman çok güzeldi. Pazartesiden pazara, tatil günü gözetmeksizin, sabah, öğlen, akşam... Yemek yaparken, tatlı tatlı muhabbet ederken, ona kızarken... Özellikle ona kızgın bir şekilde araba kullanırken. Beyaz elleri hıncını çıkarmak istermiş gibi vitesi değiştirdikçe, pahalı arabanın direksiyonunu çevirdikçe Aybars'ın boğazı kuruyor, kalbi delice atıyor ve içi bir hoş oluyordu. Gökdeniz'in bu hallerine daha da aşık oluyor, resmen halleniyordu. O da kendi camını indirdi ve sakinleşmeyi bekledi.

"İşim vardı."

"İşin olduğunu anlayabiliyorum," Aybars aralık camdan hem nefes alarak ciddi ortamdaki gereksiz yükselişini dindirmeye çalışıyor, hem de pek de trafik olmayan caddeyi izleyerek terlediğini fark etmeden serinliyordu. "Hakkı Korkmazoğlu ile ne işin olduğunu merak ediyorum."

"Aybars," Sarışın, Gökdeniz'in ciddi seslenişini duyunca ablak bir ifadeyle başını caddeden ona umursamazca bakan adama çevirmişti. Gökdeniz'in masmavi gözleri ilk defa tonunun sıcaklığını kaybetmiş, ona bu kadar soğuk bakıyordu ve bu soğuk bakışın içini yakacağının tezatlığını sonuna kadar yaşayacağını asla tahmin edemezdi Aybars. Bu gözler ona hep sevgiyle baktığı için bu kadar sert bakışlara alışkın değildi, çok üzülmüştü. Boğazındaki yumru değil yutkunmasını, nefes almasını bile zorlaştıracak boyutlara ulaşırken Gökdeniz'in neden ona böyle baktığını en iyi o biliyordu. Hak ettiğini de.

organize sanayi [gay]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin