36

8K 654 113
                                    

"Bebeğim, aşkım, bir taneciğim, ÖMRÜM!!"

Milyon dolarlar eden arabasının arka koltuğunda, dünyanın en yakışıklı çocuğunun altında, yarı çıplak bir şekilde sevileceğini ve bundan deli gibi zevk alacağını Gökdeniz 27 yıllık hayatının hiçbir köşesinde hayal bile etmemişti. Bugün buradaydı ama, sarışın birkaç dakika önce hararetli öpüşmelerinin arasında üstünü çıkarmıştı ve kendine göre dümdüz, bir olayı olmayan gövdesini sıkı öpücüklere boğuyor, avuçlarıyla güzel tenini mayalı hamur yoğurur gibi yoğuruyordu. Gözleri hazdan ve duygu yoğunluğundan buğulanmıştı ancak bu sarışının yakışıklığını görememek için bir bahane değildi. Kalbini sızlatacak, bacaklarını birbirine bastırmak istetecek bir yakışıklılığa sahipti Aybars ve bazen Gökdeniz onun artık kendisinin olduğuna inanmakta çok zorluk çekiyordu.

Gözleri titreyerek kapandı ve boynunu emen çocuğun sarı saçlarını sevgiyle sevdi. Üzerindeki sıcak ağırlık o kadar hoşuna gidiyordu ki Gökdeniz delirecek gibi hissediyordu kendini. Kıvrak ve haylaz dudaklarla içi kıpır kıpır oldu ve başını sarışından yana kıstırdı. Boynu ile kafası arasında sıkışıp kalan aşkı, nihayet zavallı tenini dudakları arasından tatlı bir şapırtıyla bırakmış, kıkırdamaya başlamıştı.

"Sıkıştırdın beni."

"Huylandım."

"Gökdeniz beni öldüreceksin." Ses tonu o kadar derin ve içten geliyordu ki Gökdeniz yerinde duramadı. Liseliler gibi hissediyordu, heyecan doluydu. Hatta öyle ki şu an oldukları tepeden dümdüz aşağı koşup Erciyes'e tırmanmaya bile gidebilirdi. Bunun yerine dirsekleri üzerinde doğrulup arka koltuğa iki büklüm sığmaya çalışan bedenlerinde kocaman gözlerini gezdirdi ve titrek bir iç çekti. Ardından şişmiş kalp dudaklarını ıslatıp masum masum onu yiyecekmiş gibi bakan kahverengilere bakmıştı.

"Abartma o kadar sıkıştırmadım ki."

"Allah belamı versin beni öldüreceksin." Muhtemelen şimdiye kadar birlikte olduğu herkeste kullandığı ve aynı Gökdeniz gibi kendine daha da çok aşık ettiği o karizmatik sesle konuştu sarışın ve altındaki darmadağın adamı süzdü. Gerçi kendisinin de bir farkı yoktu bu görüntüden. Gökdeniz'in bacaklarının arasındaydı ve çocuğa kendini o kadar itip bastırmıştı ki kapı kitli olmasa Gökdeniz arka kapıdan fırlayıp gidecek gibiydi. Yine de kendini tutamadı ve kasıklarını çocuğun kasıklarında kaydırdı. Yanıyorlardı. İkisinin de boğazından boğuk inlemeler fırlarken Gökdeniz dudağını dişlemiş, gözleri de başı gibi geriye doğru kaymıştı. Aybars bu görüntüye ciddi manada dayanamadı, elini ağzına götürüp elini ısırdı içindeki hissiyatın biraz dinmesi için. Hiç ama hiç böyle hissetmemişti. Her gün, her dakika bu adamla bir ilke imza atıyor, farklı yönlerini keşfediyordu. O kadar farklı, o kadar yoğun hissediyordu ki karşısındaki adama hissettiği hisleri, sanki Gökdeniz onun direkt ilki gibiydi. Gerçi ilki de sayılırdı, ilk aşık olduğu kişi olduğu kesindi.

İçindeki aşka sahip çıkamadan uzanıp sulu sulu sevgiyle kalp dudaklardan öptü. Savsakça bastırdığı dudaklarının altındaki tatlı dudaklar, daha da tatlı bir gülümsemeyle gerilmişti ve Aybars o an son nefesini bu dudaklara üfleyerek vermek istemişti. Şımarıkça güzel dudaklara birkaç sıkı öpücük daha kondurdu ve aşağı doğru kaydı. Öpücükleriyle güneye doğru ıslak bir yol çizdi.

Yol meşakkatliydi, sonuçta bolca sevilmeyi ve öpülmeyi hak eden bir sürü durak vardı. Aybars bencil davranamazdı, hukuk okuyordu ve adalet adamıydı. Herkese hak ettiğini vermek zorundaydı. Her öpücük ve her yoğun ilgiden sonra nefesi daha da fazla kesildiğinden iyice aşağılara kaydığında soluklanmak ve altındaki güzel manzarayı izleyebilmek için kendini geri çekti. Güzelliğinden asla haberdar olmayan adamı aşkla süzüp tepkisinden korka korka ıslak ve sıcak dudaklarını arabanın soğuğundan etkilenmiş zavallı göğüs ucuna bastırmıştı. Aslında bir süredir aklında olan bir şeydi bu. Birkaç kez kafasında tasarlamıştı ve birkaç ıslak rüya artı hayalde gözünde de canlandırmıştı nasıl olacağını, yine de anca cesaret edebilmişti. Gökdeniz rahatsız olabilirdi ve bu onu muhtemelen inanılmaz üzerdi. Çocuğu asla rahatsız etmek istemiyordu, hayallerindeki bu işlemi gerçekleştirirken kalbinin ağzında olmasının sebeplerinden biri de buydu.

organize sanayi [gay]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin