22.Bölüm

24 1 0
                                    

Okul bitti ve Teacher Love ficine bölüm atma zamanı geldi. Bölümleri o kadar uzun yapıyorum ki ayrıyeten de sarıyorum. Bazı bölümlerin saçma olduğunu düşünsem de ilk ficim ve ilk göz ağrım.

"Siz üçünüz cezalısınız. Dersten sonra biriniz kütüphaneyi temizleyecek, birinize proje ödevi vereceğim onu hazırlayacak, biriniz ise öğrencilere ders notu hazırlayacak. Bu sınıftaki öğrencilere gelecek olursak gelecek haftaya bir quiz olacaktır. Ona göre hazırlanıp gelmezseniz haliniz fena"

Laflarının ağırlığı karşısında yutkunmuştum. Kıskanmasını normal buluyordum fakat bu kadarı da fazla oluyordu artık. Fevri tavırlarımın onun karşısında sönük kaldığını biliyordum.

Ama bu cezanın sonunda bana yalvaracak olan oydu. Çünkü ona asla yüz vermeyecek, bu oyunun galibi ben olacaktım. Çıkış saatini bekleye durdum. İlk defa onu kızdıracak hatta üzecek birşey yaptım. Kafamı sıraya gömmüştüm. Bunu yapmak bana azap gibi gelirdi ama şimdi hakediyordu.

İki kere öksürdüğünü duysam da duymamazlıktan geldim. Dersi anlatmaya devam etti. Son dakikalar geçmek bilmiyordu. Heyecanım hala çok fazlaydı. Bana hangi cezayı vereceğini kestiremiyordum. Fakat ona bugün yüz vermeyeceğimi de biliyorum.

Çıkış saati geldiğinde herkes çıkarken bir biz üçlü grup içeride kaldık. Öğrenciler bize acıyarak bakıyordu. Kızlar Namjoon adına üzülüyorlardı. Biz ise onların gidişlerini seyredurduk. Gittiklerinde kapanan kapı sesi iliklerime kadar işlenmişti.

"Hoseok'un arkadaşlarısınız diye size ceza vermeyeceğimi düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Elbette öğrencilerime nasıl davranıyorsam size de öyle davranacağım"

"Taehyung derse geç kaldık diye ceza verdin. Peki benim mini eteğime laf eden o çocuğa ne yaptın? Bir uyarı ile geçirdin. Senin erkekliğin bir tek bana mı söküyor?"

"Sence ben o çocuğu bir uyarı ile mi geçirdim? Çocuk niye kaç gündür okula gelmiyor? Ihhm konumuz bu değil. Sizin cezaları konuşacağız. Jimin proje ödevin Joseon krallığı bununla ilgili bir sunum hazırlayacaksın. Şimdi bilgisayar odasına hadi!"

Jimin'in paytak paytak yürüşü gülmemi tutmama neden oldu.

"Namjoon senin işin öğrencilere ders notu hazırlamak. Kimya ile ilgili kısa not değil uzun uzun notlar istiyorum. Çünkü bütün sınıf senin notlarınla quize hazırlanacak. Notları itinayla seç. İkinci odaya git"

Namjoon-ie bana bakışı Allah rahmet eylesin bakışıydı. Ben de kendime hem sabır hem de rahmet diliyordum. Sınıfta onunla tek başına olmak beni korkutuyordu. Neden bilmiyorum. Bakışları soğuk ve keskindi. İçimi karartıyordu.

"Bebeğim senin işin kütüphaneyi temizlemek. Kütüphanenin uçsuz bucaksız bir yeri olduğu için özellikle seni seçtim. Hatta oraları temizlerken sana özel olarak bir kıyafet bile aldım. Merak etme. Bu kıyafeti giydiğinde.. kütüphanede senden ve benden başka kimse olmayacak"

Vurguladığı yerlerde kalınlaşmış sesi tüylerimi diken diken etmişti. Telaffuzu mükemmeldi. Oyunu madem başlatmıştı devam ettirecektim.

"Hayır giymeyeceğim. Git elbiseyi sana sarılan kızlara giydir. Ben Jimin'in yanına gidiyorum"

"Gidemezsin Hoseok. Buradan kaçış yolun yok"

"Var sen de benim gidişime göz yumacaksın"

Sıramdan kalktığımda onun masasının yanından geçecekken bileğimden tuttu, masaya yasladı.
Bacaklarım yere değmiyordu adeta tutulmuştu. İki eli başımın öbür tarafındaydı. Beni baştan aşağı süzdü, dudaklarını yaladı.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jun 14 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Teacher love // Vhope Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin