13- KUKLA (1)

97.6K 3.5K 444
                                    

Büyümek zordur. Ve bu, başarınca onur duyulacak bir zorluk değildir.
Bu acı bir şeydir. Mutlaka haksızlık ve yalnızlık barındırır.
Büyümek, bir bakıma hayata yenilmektir.

Neredeyse parçalara ayrılacak kadar yıpranmış bu kitap, her elime alışımda yeni bir iz bırakıyordu zihnime. Bu izlerin en belirgini ve en derini sayfanın altına bırakılmış o notu okuduğumda işlendi içime.

13,03,1990
Büyüdüğümü en çok şimdi hissediyorum... Ellerim karnımda, sevincim kursağımda, bir pencere önündeyim. İçimde bir can taşıdığımı öğreneli iki saat oldu, Bülent'ten haber alamayalı iki hafta.
  Bir oğlum olursa, ona ilk önce birini geride bırakıp gitmemeyi öğreteceğim.

Bu el yazısı ilk sayfalarda rastladığım o notla aynıydı. Merakla bir sonraki sayfayı çevirdim, gözlerim bir başka el yazısı arıyordu. Aradığımı en altta sayfanın en sağında buldum. Uzunca bir paragrafın altında, tarih veya başka bir şey belirtmeden direkt şu not düşülmüştü:

Oğlum doğdu.
Ona Giray adını verdim.

Aniden patlayan gök gürültüsü yağmuru şiddetlendirdi. Radyodan sızan hoş melodinin arasına cızırtılı sesler karıştı. Kahvemin dumanı, zayıf ışıklı mutfağın içine yayıldı. Kitabın eski saman sayfalarının kokusu soluğuma karıştı. Rahat kıyafetlerimin altındaki tüyler diken diken oldu. Kulağımın arkasına sıkıştırdığım bir saç tutamı önüme düştü.

Ben bu iki satırı tekrar tekrar okudum.

Sessizlik bu evde alıştığım bir şeydi ama o an sanki her şey gereksiz bir sükûta kavuşmuştu. Gök gürültüsü bile bir ara hiç duyulmadı. Orada, mutfak masasında tek başıma öylece ne kadar oturdum bilmiyorum. Bu kahvemin tamamen soğumasına yetecek bir süreydi.

Kitap okuyordum en son, kahve yudumluyor, yabancı frekansta yayınlanan müziğe göre bacağımı sallıyordum. Bu iki satır, anın ortasına bir makas darbesi gibi dalmıştı.

Elimde tuttuğum kitap, Giray'ın annesine aitti.

Var olan her şey ardında bir iz bırakır. Zaman ardında geçmişi bırakır, yağmur ardında ıslaklığı, rüzgâr ıssızlığı. Bunun için de ilk önce var olmak gerekir.
Bir tek umut uymaz bu şartlara, bir de bazen insanlar.
Umut ardında geleceği, insanlar ardında çocukları bırakır. Bu yüzdendir "Umut olmadan yaşanmaz," naraları. Bu yüzdendir kimsesiz çocukların çabucak yaş alması.
Bu demektir ki; bir çocuk büyümüşse, bir insan ölmüştür.
Bir yerde ölü varsa, orada ilk önce umutlar gömülmüştür.

Çocuklar doğası gereği yetişirler, onları yaşlandırmayın.

Hemen bu paragrafın altına yazılmıştı; Oğlum doğdu, ona Giray adını verdim.  Notlar düşmek için özellikle mi seçmişti bu paragrafları, geleceği mi görmüştü ya da kaderleri buna göre mi şekillenmişti?
Bu satırlar, neden onlara bu kadar çok benziyordu?

Bir oğlum olursa, ona ilk önce birini geride bırakıp gitmemeyi öğreteceğim.
Bunu yapamamıştı.
Bunu oğluna yapmıştı.

Giray'ın annesini hiç tanımayacak kadar erken kaybetmesi değildi o anda beni hüzne boğan, bunu yaşamış binlerce insan vardır dünyada, hüznümün kaynağı Giray'ın bu satırları özenle saklamasıydı.

Çok isterdim, Giray'ın her okuduğunda yüzünü görebilmeyi. Kim bilir kaç defa kaydı bu satırlar gri kürelerden. Kim bilir, ne anlattı bu harfler ona, kimsenin hiçbir zaman anlayamayacağı.

Karnımda dolanan ufak bir sancı ile geriye yaslanarak kitabı usulca kapadım. Ellerim karnımda okşamaya benzer hareketlerle gezerken bir yandan okuduklarımı düşünüyordum.

MÜPHEMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin