38- NEFES

69.9K 2.3K 569
                                    

Iıı şey... Şlap?  🥺👉🏻👈🏻

Açıklama sonda.

İyi bayramlar ve keyifli okumalar♥️
-

Sertaç Özgümüş - Reflections 🎶
__________________________


Ölüm korkusu.

Bu korkuyu tahmin etmek zor değildir. Nitekim insan, bütünüyle doğumdan itibaren bunun için eğitir kendini. Bu yüzdendir ki, batan bir dikenin cılız acısı çocukken ağlatır bizi.

Fiziksel acılar ruha dokunacak soyutluğa ve yirmi bir gramın üzerinde bir ağırlığa ulaştığında, ağlamanın buna hiç mi hiç faydası olmadığı kavrandığında insanın acı ve korku eşiği değişiklik gösterir.

Ölüm korkusu, tahmin edilebilir. İnsan kendini bu korkuyla baş etmeye veya bu korkuya hazırlayabilir. O an ben de tıpkı izlediğim filmlerde olduğu gibi, okuduğum kitaplarda tasvir edildiği gibi, can havliyle bir korkuya kapıldım.

Ancak varlığından haberdar olmadığım, zamanın milisaniyelerini sayabileceğim bir aralıkta başka bir korku ile tanıştım.

Geride bıraktıklarım...

Bilinmezliğe giderken, ardımda bir belirsizlik bırakıyordum. Tam burada Giray'ı bir kez daha anıyordum.

Ruhundan, varlığıma bir ışık huzmesi kondu, adı müphem.

Ölüm korkusunun temelinden bilinmezlik yatar. Ancak geride bıraktıklarının neye dönüşeceğinin belirsizliği bundan daha korkutucudur.

Giray. Bana, "Ne senden önce, ne senden sonra; ne yaşayabilirim, ne ölebilirim," derken anlatmak istediklerinden biri buydu değil mi?

Çünkü sen de defalarca öldün benim gibi.

"Seni hep duydum."

Arabam acı bir fren sesiyle yağmurun ıslattığı asfaltta kayarak önümdeki kamyonete doğrudan girdi.

Zihnimde tek isim, tek kelime, onun ismi.

Giray.

Neden, seni son bir kez öpmedim ki?

İlk hasarı, çarpmanın yoğun gürültüsüyle kulak zarım aldı. Aracın önü sağdan başlayarak ortaya kadar bir bez parçası gibi buruşarak ezildi.

Eş zamanlı olarak bütün bedenim havalandı ve ön cama doğru savruldum. Derin çatlaklar oluşan cam, başımın çarpmasıyla parçalara ayrıldı.

Başımla bir camı patlatmak, bana anlık şiddetli bir baş zonklaması dışında, alnımda ve burnumda oluşan cam kesiklerini hissettirdi. Bunun dışında direksiyon, bacaklarıma atılan bir tekme gibi sol bacağıma yerleşti.

Sağa doğru havalanan bedenim, başım ön camı yarıp çıktıktan sonra araç hız kestiği için geriye sekti. Kısa bir anlığına ayaklarım tavana değdi ama bedenim kayarak yana düştüğünde yeniden direksiyonun altına girdiler. Başım yan koltuğun ayak boşluğuna düşerken, kalçam vites aralığına sıkıştı.

Şok beni pençesine aldığında öylece ne kadar durduğumu bilmiyordum. Ancak içinde bulunduğum şoka rağmen başımdaki müthiş ağrı nefesimi kesmeye yetti. Güçlükle nefes almak bir yana, soluduğum havadaki yoğun duman kokusunu hissediyordum.

Saçlarım yüzümü örtmüştü ama sıkıştığım yere yayılan cam parçalarını aydınlatacak soluk bir ışık vardı. Kaynağını bilmediğim bu ışık sayesinde görmek dışında diğer duyu organlarımı da sırasıyla yokladı beynim. Yoğun bir yanık kokusu alıyordu burnum. Boğuk sesler arasında bir bağırtı ve uzun hiç kesilmeyen bir korna sesi de vardı. Bir de kesik nefeslerimle ağzımdan çıkan ve sönen bir balonu andıran tiz bir hırıltı.

MÜPHEMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin