27

14.7K 518 164
                                    

24.12.1990
Emir Giray Meraz

Hayatın acımasızlığıyla tanıştığım bir andı. Bir duvara bakıyordum, soluk ve çatlaktı. Orada yüzün vardı.

Göz göze geldik. Sana baktım. Seni anladım. Ben küçüktüm ama içimde kocaman bir sen; özünde bir çocuk, gözümde bir çocuk.

Soluk bir duvara yaslanmıştın, aramıza kar taneleri düşüyordu. Bana bakıyordum, kül gözlerin bir yangını anlatıyordu.

Soğuğu hissediyorduk beraber. Sen oradaydın. Beni tanıyordun, seni tanıyordum.

Ceketinin yakalarını ensene siper ediyordun, soğuğu sevmiyordun. Ellerinin üzerindeki yaraların zaman zaman sızlıyordu, acıyı sevmiyordun. Gerçek anlamda yaşamayı bilmediğin için henüz, ölümü sevmiyordun. Ama tüm bunlara sahiptin, biliyordum.

Tanıyordum seni, ezberleyip unuttuğum bir şiir gibi.

Küçük bir oğlan çocuğuyken avuçlarını kanatanlara kızgındın. Yalnızdın ve güçlü olmalıydın. Masumiyet seni terk ettiğinde daha on yedi yaşındaydın.

Seni o duvardan kazıdım. Parmaklarıma bulaştın, seni yazdım. Uçurumlara gebe kelimeler: Seni anlatmak yerine oradan atlayan betimlemeler.

Sen zamansın.

Sana hiç dokunamayacağımı biliyorum, sana uzandığımda parmak uçlarıma o duvarın çatlakları dokunacak. Biliyorum. Seninle bir sokakta hiç karşılaşamayacağız, bunu biliyorsun.

Bir suç işledik. Hatalar yaptık, kararlar aldık. Ama en çok, birbirimizi anladık. Beni anladın, çünkü daima sırtıma yaslıydı adın. Seni anladım, çünkü bana her baktığında bunu doğruladın.

Yirmi yedi kış günü kül gibi bana baktın. Seni anladım.

Hep aynı aralık günü sırtımda sancıyacak adın. Ve hep aynı aralık günü küllerin bana baksın. Seni anlayacağım.

İyi ki doğdun, kül gözlüm.
İyi ki vardın.

-Hicran

🌫

MÜPHEMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin