37- BEVKA

64.1K 2.5K 1K
                                    

🎶 Jessica Benko - a soulmate who wasn't meant to be 🎶

"Giray lütfen aç telefonu. Göründüğü gibi değildi, yemin ederim..."

Bir çocuk, hakkında hiçbir fikre sahip olmadığı ateşi yakalayabileceğini düşünür. Ateşin doğasının yakmak olduğunu bilirse meraklı bir şüpheye sahip olur. Yaktığına şahit olursa önlem alır. Ancak o ateşi avuçlarsa öğrenir.
Ve artık herkesten iyi biliyordur.

"Özür dilerim, seni dinlemeliydim, biliyorum. Lütfen konuş benimle..."

Hiç başlamayan bir şey bitebilir mi? Bana telefonun diğer ucundan en başından beri vurup kaçanın kendisi olduğunu söylediğinde, başlamayan bir şeyin bittiğini sanmıştım.
Beni buna inandırmıştı.
Anne karnında ölen bir bebeğin bir hayata sahip olduğu söylenebilir mi?
Bu bebeğin hiç var olmadığı anlamına gelir mi?

"Öfkeliydim, düşünemedim. Giray, doğrusunu bildiğini biliyorum. Ne olur beni bununla baş başa bırakma..."

Koşmanın verdiği özgürlük, düştüğünde dizlerini parçalayan acıya ait olur. Senin koşmakta olduğun kadar, o sızlamakta özgürdür. Acıya kızamazsın ama koşarken hesaba katmamanın yargısı vardır.
Ama bir kere koşmak, bin kere düşmeye bedeldir.

"Özür dilerim, çok özür dilerim. Lütfen açıklamama izin ver, lütfen..."

Körpeliğin cesareti suçlu hissettirmez.
Suçluluğu kabullenmek kadar, suçluluğu hissetmek de önemlidir. Çünkü suçluluğun da tecrübesiz bir dönemi vardır, bunun olgunluğuna pişmanlık denir.

"Ne olur, lütfen, yalvarırım... Yalvarırım konuş benimle. Giray, ne yapacağımı bilmiyorum. Beni bununla bırakma lütfen..."

Hırs, zekâ ve amaçla birleştiğinde mükemmel bir tetikleyicidir. Ancak tek başına hırs, tetiğin kendisidir.
Yüklenirsen patlar.

"Özür dilerim, çok özür dilerim. Göründüğü gibi değil. Oraya hiç gitmemeliydim, biliyorum. Ama beni dinlemelisin. Lütfen aç şu telefonu, lütfen."

Öğrendim.

Hırsım zekâmı zehirledi, amacımın rengi değişti. Tetiği de çektim üstelik. Oysa okuduğum bütün satırlar bana bundan yıllarca bahsetti.

Suçluydum, biliyorum. Ancak suçlu hissetmiyordum, pişman hissediyordum.

Dizlerim acıyor. Dizlerim paramparça. Ama ben bir kere koşmuş olmanın hayretindeydim, inanmazcasına.

Hiç başlayamadık ama bittik. Ve aslında vardık, hissettik.

Ateşi avuçladım, yakıyor, artık en iyi ben biliyordum.

Öğrendim.
Ve kaybettim.

"Giray."
Son sesli mesaj hakkıma adıyla başladım.
"Seni bir daha aramayacağım."

Ağlamaktan sesim çıkmıyor, artçı hıçkırıklar yüzünden kelimelerim kesiliyordu.

"Bana kızmadın bile, biliyorum. Söyleyeceğim her şeyi biliyorsun. Ama bilmediğin bir şey var... Duyuyordum Giray." Gözlerimi yumduğumda yaşlar sızarak yanaklarımda kaydı. "Hep duydum." Bir hıçkırık kaçtı ağzımdan.
"Hâlâ duyuyorum."

Saatlerdir yaptığım sonuçsuz aramalar, üst üste attığım mesajlar yüzünden sıfırlanan şarjım, son sesli mesajımdan sonra telefonumu kökünden kapanmasına sebep oldu.

Telefonumu yan koltuğa bırakırken sesli bir şekilde ağlamaya başladım. Ellerimle gözyaşlarımı silme işlemi sonuç vermediği için yaptığım tek şey ellerimi yüzüme kapatmak oldu.

MÜPHEMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin