23- SARHOŞ

96.7K 3.2K 647
                                    


Merhaba!
Bölüm yine 2 part :)

Ve şakımız Yankı için yazılmış sanki:)
Keyifli okumalar💃🏻

___🎶Billie Eilish - My Boy🎶 ___

Af dilemek, korkunç bir istektir.

İnsanın kendini bir affa daha gebe bıraktığı kutlu ihanetin adı affetmektir. Birini affederseniz, sizi yaraladığı-eksik bıraktığı tarafınıza, affedilmek üzere boyun eğerdiniz.

Bıçak yarası, hiçbir zaman dışarıdan dikilerek kapatılmadığı gibi, daha çok zarar veren bir hamledir. Affetmeye çok benzer.

Söylenildiği gibi; affetmek kesinlikle yürek ister. İnsan yeterince yürekli değilse kendine ihanet edemez.

Ben o kadar yürekli değildim.

Sessizdim, bir köşede tak başımaydım, kendi kendime düşmandım ama hiçbir zaman kendine yalan söyleyen biri olmadım.

Bu hayatta af dileyen değil, af dilenen taraftım. Bir kere bile beceremedim affetmeyi.

Başımı çevirir, karanlıkta dikilen Yankı ile göz göze gelirdik. Biz düşmandık ama birbirimize asla yalan söylemezdik.

Aylar önce, yine bir aynanın karşısında karanlıktaki Yankı ile bakışırken yine bunları düşünüyordum.

Annemin nikâh törenine hazırlanırken, on dört yıl aradan sonra gördüğüm babamın yüzü gözlerimin önündeydi.

Yankı, bana içindeki karanlıktan daha karanlık bakıyor, sadece düşündüğüm için bile kızıyordu.

"Yankı. Yanında olmak için çok uğraştım."

Yılların unutturduğu bir detay: Gözlerimiz çok benziyordu babamla.

Onursuz bir miras taşıyordum göz kapaklarımın altında.

Şimdi yine, bir kutlamaya hazırlanmak üzere ayna karşısındaydım. Gözlerim yine aynadaydı, yine babam ve af dilemediği gerçeği dönüyordu aklımda. Her şey çok benziyordu ve hiç benzemiyordu.

Aynadaki ben aynı bendi ama ben değildi.

Bakışlarım donuk değildi. Odada tek değildim. Karanlıktaki Yankı artık yoktu. Ve babamın sözleri bir hayalet olup gitmiyor, tüm varlığıyla karşımda dikiliyordu. Zihnimin ortasına gölgesi uzanıyor, bu gölgenin ucu Süleyman'ın sözlerini bağladığım dikenli tellere düşüyordu.

"Babanın küçük kızının, senin, öldüğünü sanmasına yardım ettim."

Kliniğin ziyaretçi bölümün deri koltuklarında otururken, koluna girdiği hemşireyle kapıda durup bana baktığı anı düşündüm. Bana bakışları, öldüğünü sandığı birini karşısında görmüş gibi değildi.

Oysa görüşmek için adımı bile vermemiştim görevliye.

"Ve en sonunda babanın akıl sağlığını yitirmesine de yardım ettim."

Alzheimer, bir müdahale ile gelişecek bir hastalık değildi? Beraberinde sahip olduğu böbrek yetmezliği, tansiyon, şeker gibi rahatsızlıkların da akılla bir ilgisi yoktu.

O zamanlar doktor bunları sayarken, benim de konuya gram ilgim yoktu.

İkimizin de çok iyi bildiği diğer şey: Bu ziyaretin de hiçbir şeyle ilgisi yoktu.

Karşısında duruyor olmamın bir anlamı olmadığına, bir daha görüşmeyecek olmamızdan daha çok emindik çünkü.

Bu yüzden benden af falan dilemedi. Belki bir yere varmayacağını bilmediğinden belki kendini haklı bulduğundan. Ama gözlerimin içine bakıp, "Yanında olmak için çok uğraştım," dedi.

MÜPHEMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin