Ben bu hayatı yaşamayı gereksiz bulanlardandım. Bana yararı dokunmayan bir şeye neden devam edeyim ki? Ölüm asla beni korkutan bir şey olmamıştı. Var olmaya devam etmek bir amacı olanlar için önemliydi. Bense nefret edilen bir kızdım. Hiç kimsenin sevmediği. Daha önce ölmeyi dilemiş bir kız. Daha önce kim bilir kaç kişi ölmeyi dilemiştir. Ben intihar edecektim. Ama içimden bir his bunun yanlış olduğunu düşünmemi sağlamıştı. Ölmek bir kurtuluştu. Benim gibi çaresizler ölümü böyle görürlerdi. Evet ölmeyi dilemiştim. Ama bir kurt tarafından öldürülmeyi değil.
Refleksle gözlerimi sıkıca yummuş ve kollarımı kaldırıp kendime siper etmiştim. Peki işe yarıyor muydu? Bilmiyordum. Çünkü kurt bana ulaşmamıştı. Yada ulaşmış ve ölmüş müydüm? Gözlerimi yavaşça açıp kolarımı indirdiğimde önümdeki erkek bedenini gördüm. BU LİVAYDI!. Kurdu karşı tarafa fırlatmıştı. Kurt yerde yatıyordu. Bana dönmeden kurda doğru yürümeye başladı. Kurt Liva ona yaklaştıkça acı içinde inliyordu. Livaysa kurdun yanına ulaştığında yumruğunu kaldırıp hayvanın üstüne indirdi. Kurttansa büyük bir inlemeden sonra hiç bir şey duyulmadı. Liva eğilip elini kurdun kürküne sürdü ve elini kandan arındırdı. Ayağa kalkıp bana döndü ve içimi sıcacık yapan gülümsemesini takındı.
"İyi misin?"
Şaşkınca kafamı sallamakla yetindim. Bana yaklaştı ve gözlerime baktı. Mor gözlerime. LANET OLSUN! LENSLERİMİ TAKMAMIŞTIM! Hızlıca kafamı yere indirdim.
"Noldu atay?"
"Bakma gözlerime"
Onu görmesem bile şaşkınca bana baktığına emindim. Çenemden tutup kafamı kaldırdı ve ona bakmamı sağladı.
"Hiç değişmemişsin atay. Lanet olası lenslerini ve insaların söylediklerini dinlemeyi bırakıp gözlerinin güzelliğini ne zaman fark edeceksin?!"
Hafif sinirle karışık bir şekilde gözlerime bakarken söylemişti bunları. Bense hayatımda ilk defa farklılığımın güzel olduğunu söyleyen bu adama bakıyordum. Ailem bile farklılıklarım hakkında tek bir iyi yorum yapmazken daha birkaç gün önce hayatıma giren bu adamdan hayatımın ilk iltifatını almıştım. Öyle hissettirmişti. İlk defa birisinin beni ben olduğum için sevdiğini düşündüm. Beni ben olduğum için seven birisi. Düşüncesi bile içimi kıpır kıpır yapıyordu.
Onun kızılları ben yakıp kavururken o pür dikkat benim mor gözlerime bakıyordu.
"Gözlerin mücevherleri andırıyor"
Mırıldandığı şeyle ağzım hafif açık kalmıştı. Liva bana biraz daha iltifat ederse burada eriyecektim. Hayatımın ilk iltifatlarını alıyordum. İlk gerçek iltifatlarını.
"Te-teşekkürler Liva"
Benden bir adım uzaklaşıp gülümsedi.
"Bu hangisi için teşekkürdü. Hayatını kurtardığım için mi? Gerçekleri görmeni sağladığım için mi?"
"Hepsi için. Her şey için"
Liva gülümseyip kafamı okşadı.
"Bir şey değil atay"
"Saçlarımı karıştırma"
Elinin altından kaçarken Liva küçük bir kahkaha attı.
"Hadi yürü seni evine bırakayım"
"Ben giderim"
Hoşnutsuzca kaşlarını çattı.
"Soru sorduğumu hatırlamıyorum"
![](https://img.wattpad.com/cover/360599609-288-k833450.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NAGA
FantasyTuruncuyu andıran ama kırmızı olduğunu belli eden gözler... Hayatımı değiştiren gözler... Kendimi sevmemi sağlayan gözler... Görmeden nefes bile alamadığım gözler... Değerli olduğumu hissettiren gözler... Kim olduğumu öğrenmemi sağlayan gö...