𖤍 5 Gerçekler 𖤍

84 8 15
                                    

Ben Hilal. Sadece Hilal. Eskiden Hilal DOĞRUydu adım. Artık değil. Hatta hiç olmamıştı. Bir soy adım yoktu. Belki de bu yüzden hiçbir yere ait hissetmiyorum. Ama Livam vardı. Bana her şeyi anlatmış olan Livam. Bir kral olan Livam. Benim kocam olan Livam. Hala tuhaf geliyordu. Liva benim kocamdı. Her ne kadar 2. Hayatımı yaşıyor olsam da Liva benim kocamdı. Sanırım asla alışamayacağım bir şeydi.

"Yine ne düşünüyordun taluy?"

"Ha! Yok bir şey!" Oturduğu yerden kalkıp önüme geldi ve benimle aynı hizaya gelebilmek için eğildi. Ardından burnumu sıkıştırıp hafifçe salladı. "Seni kaç yıldır tanıyorum atay! Bana yalan söyleyemessin" Burnumu ondan kurtarıp kollarımı bağladım ve arkama yaslandım. Livaysa bana gülüyordu. "Liva ben bir şeyi anlamadım"

"Sor Hilalim"

"Şimdi sen dünyanın altındaki krallıklardan bahsettin. Nasıl dünyanın altında olabilir ki?" Derin bir nefes alıp yanıma oturdu. "İnsanlar dünyanın altında katmanlar olduğunu söylerler ya?" Evet dercesine kafamı salladım. "Aslında dünyanın altına açılan bir portal var. Bu portaldan yalnızca krallık hükümdarları girip çıkabilir. Dünyanın yer kabuğunun altında bizim krallıklarımız bulunur. Kapalı bir kutu gibi düşünme krallıkları. Çok büyük bir alan orası. Kendimize ait bir gökyüzümüz var. Hani burada gökyüzü mavi ya, yer altı dünyasında gökyüzü mordur güzelim" Şaşkınca ona bakıyordum. Ağzım açık kalmıştı. Livaysa bu halime güldü. "Ama bir dakika. Sen neden krallığın başında değilsin Liva? Şu anda krallığın başında olup yönetmen gerekmiyor mu?" Liva bana bakıp gülümsedi.

"Hükümdarlar teker teker portaldan çıkabilirler ama tek başlarına giremezler. Portaldan seninle karşılaşmamızdan önceki gün çıktım. Seninle birlikte olmadığı sürece geri giremem"

"Peki soruyorum Hilal; Benimle birlikte krallığımıza dönmeye hazır mısın?" Stresle ellerimle oynamaya başladım. "Seni hiçbir şeye zorlamayacağım biçim" Yavaşça kafamı kaldırıp ona baktım. "Biraz daha soru sorabilir miyim?" Her şeyi hala kafama oturtamamıştım. "Tabi ki taluy" Gülümsedim. Sorumu sormadan önce bileğimdeki tokayla saçlarımı tepemden at kuyruğu yaptım. "Ejderha çıkartmak dedin?" "Evet?"

"Yani benim içimde bir ejderha var ve gücü-"

"Su, su ejderhası"

"Peki ben onun gücünü kullanabilir miyim? Ve ayrıca onu ortaya çıkartabilir miyim?"

"Evet. Bunların hepsini yapabilirsin" Huysuzca mırıldandım."Ama nasıl?!" Ufak bir kahkaha attı ve beni kendine çekti.

"İstersen sana öğretirim atay"

"Liva?" Şu anda onun göğsüne yaslanmış bir şekildeydim. Liva burnunu saçlarıma değdirip derin bir nefes aldı. "Efendim taluy" Onun bu dokunuşları belki de beni rahatsız etmeliydi. Sonuçta onu ne zamandır tanıyordum ki? Ama çok uzun zamandır hasret olduğum bir hismiş gibi geliyordu bu. Şu an Livanın göğsüne yaslanmaktan memnundum. Bunu bozmaya niyetim yoktu.

"Liva, bana gücümü kullanmayı öğret. Sonra da beraber krallığımıza gidelim" Liva anlık neşeyle bana sıkıca sarıldı. "Tamam taluy" Sesindeki neşeyi anlamamak imkansızdı. Gülerek ayağa kalktım. Saçlarımı topuz yapmak için ikinci bir toka almaya odama gidiyordum ki Livanın söylediği şeyle yerime çakıldım.

"Bu gün dışarı çıkalım mı atay?" Gerilmiştim hem de çok. Bunu yapmak istemiyordum. Her ne kadar Liva yanımda olsa da bunu istemiyordum. Yine benimle dalga geçeceklerdi. Biliyordum. İnsanların bana bakmasını istemiyordum. Zaten lenslerim yanımda değildi. Hayatta dışarı çıkamazdım. "Olmaz Liva-"

NAGAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin