Gerçekten var olmak nasıl bir duygu, ben bu gün bunu öğrendim. Bana yaşadığımı, bu dünyada var olduğumu, değersiz birisi olmadığımı, sesimin duyulabildiğini öğretti Liva. Bu gün benim gerçekten yaşadığım ilk gündü. Gerçekten bu dünyada var olduğumu ve var olmam gerektiğini hissettiğim ilk günüm. Ölmeyi dilemediğim, kendimden nefret etmediğim ilk günüm. Şu an Livanın omzuna yaslı başımla denizi izlerken tek düşündüğüm buydu.
Ben yaşıyordum. Ben değerliydim. Benim bir görevim vardı. Ben bir kraliçeydim.
"Kalk örten!" aniden ayağa kalkarak söylediğim şeyle Liva şaşkın bir şekilde bana baktı. "Ne oldu taluy" burnumu kırıştırdım "Sıkıldım" Liva yine bir kahkaha atıp yerden destek alarak ayağa kalktı. Tabi ben yine minicik kalmıştım. 1.67 olmanın da zararları vardı. Ya da Liva fazla uzundu. Liva bizim boy farkından dolayı bulunan ironik görünüşümüzü fark etti. "Bu kadar kısa olduğunu unutmuşum taluy"
Kollarımı kavuşturup ona arkamı döndüm. "Ben kısa değilim..." Omzumun üstünden, gözlerimi kısarak ona baktım. "Sen çok uzunsun" Arkamdan Livanın o akıl almaz kahkahalarından birisini attı. "Peki taluy. Sen nasıl istersen öyle olsun" Zafer kazanmışçasına gülümsedim ve geri Livaya döndüm. "Hadi gel eve gidelim. Üşüyeceksin" Kafamla onu onayladım ve yürümeye başladım. Liva bir süre şaşkınca bana baktı. Sanırım bu kadar hızlı olmamı beklemiyordu. Ardından koşturarak yanıma geldi ve kolunu omzuma attı. Artık Livadan rahatsız olmuyordum. Daha önce hiç hissetmediğim bir güven duygusu veriyordu.
Eve girdiğimizde Liva duşa girmişti. Benimse canım sıkılmıştı bu yüzden mutfağa girmiş ne yapacağımı düşünüyordum. Daha doğrusu nasıl bir kurabiye yapacağımı düşünüyordum. Damla çikolatalı mı? Limonlu mu? Hangisini yapacağıma bir türlü karar veremiyordum.
Hey iç ses?!
Bana iç ses deyip durma!
Ne diyim?
Mayra. Benim adım Mayra.
Peki Mayra sen benim içimdeki ejderha mı oluyorsun?
Evet o güzeller güzeli, güçlülük abidesi, olağan üstü ejderha benim.
Neyse bak ben sana ne soracağım.
Ne soracaksın?
Liva neyli kurabiye sever?
TABİKİ DAMLA ÇİKOLATALI! NASIL BİLMEZSİN?!
Sus, ben kurabiye yapıcam.
Evet Mayranın tavsiyesi sayesinde kurabiyeyi yapmaya başlamıştım. Liva duştan çıkmadan önce kurabiyeyi fırına koymuş ve etrafı toparlamıştım. Boğazımdaki eksiklik hissiyle ne olduğunu anladım. KAHVE KRİZİM TUTMUŞTU! Dolapları tek tek araştırmaya başladım. Hayır mutfak da kocamandı bulamıyordum ki. Dolaplar desen aç aç bitmiyordu. Açmadığım bir tek yukarıdaki dolaplar kalmıştı.
Parmak ucuna kalkıp dolabın kulpuna uzanmaya çalıştım.. Neden bu kadar yükseğe dolap yapmışlardı ki?! Sonuçta herkesin Liva gibi 2 metre boyu yoktu. Parmaklarım dolabın kulpuna bir değip bir teması bozarken iyice hırslanmıştım. Ben. Bu. Dolabı. Açarım! İnadım tuttu ya açacağım bu dolabı! Dolabı açmak için zıplamaya başladım. Az. Kaldı. Yetiş-. Yetiş-. Yetişemedim. Ümitsiz bir şekilde gözlerimi kapatıp dolaba arkamı döndüm ve kollarımı kavuşturdum. Gelen gülme sesiyle kapıya yaslanmış beni izleyen Livaya baktım. "Ha ha çok komik" Küçük çocuk gibi suratımı asmış Livaya tavır yapıyordum. Liva yanıma gelip yere çökmüş olan bana baktı. Ardından yan tarafımdan kolunu uzatıp dolabı açtı.
Kahveyi çıkartıp tezgaha koydu ve bana döndü. "Hadi kalk" Somurtkan yüzümü bozmadan kafamı iki yana salladım. Livaysa sırıtıp kahveyi yapmaya başladı. Birkaç dakika sonra gelen dıtlama sesiyle ikimizde fırına baktık. Liva 'ne oluyor' bakışlarıyla bana bakarken ben onu umursamayıp ayağa kaktım ve fırını kapattım. Elime eldivenleri giyip fırını açtım ve tepsiyi çıkardım. Ben tepsiyi çıkardığımda Liva hafif açık ağzıyla bana bakıyordu. "Ne bakıyorsun?! Hayatında hiç mi kurabiye görmedin" Liva bir anda sevinçle bana doğru koşturup beni kucağına aldı. Bense belimdeki elleri gıdıklandığım yere geldiği için gülmeye başladım. "Sen bir tanesin taluy!"
"Ya tamam bıraksana artık" Liva kafasını iki yana salladı. "Olmaz hayatta bırakmam zor kavuştum bir daha kaybetmeye niyetim yok" ofladığımda Liva yine bir kahkaha attı. "Gülüp durmasana örten sıkıldım diyorum. Bıraksana beni" küçük çocuk gibi dudaklarını büzüp kafasını iki yana salladı. Nasıl kurtulacağımı düşünürken aniden aklıma gelen fikirle hain bir şekilde sırıttım. "Liva kahveler soğuyor"
Mırıldandı "Bir daha yaparız"
Of ya ben nasıl kurtulacağım.
Kurtulamayacaksın.
Sağ ol ya gerçekten çok yardımcı oldun Mayra!
Tamam tamam söyleyeceğim.
Heh işte böyle yola gel. Söyle bakam çocuğum.
Beni dışarı çıkaracaksın.
Sertçe yutkundum.
Onu nasıl yapacağım.
Livadan yardım isteyeceksin tabi ki!
Peki
"Örten?" Liva kafasını omzumdan kaldırıp gözlerimin içine baktı. Derin bir nefes aldım. "Bana Mayrayı nasıl çıkaracağımı öğretir misin?" Şaşkınlıkla sordu "Şimdi mi?!" kafamı salladım. "Şimdi"
☁︎☀︎︎ꨄ︎𑁍᪥
Küçük şelaleden akan sular ufak göletin sularına karışıyordu. Su yeşili ve turkuaz renklerindeki göletin berraklığından dolayı dibi ve içindeki balıklar görünebiliyordu. Yemyeşil çimler göletin etrafını ve yakın çevreyi kaplıyordu. Yeşilin tonu bu dünyaya ait olmadığını hissettiriyordu ama buradaydı işte.
"İncelemen bittiyse başlayalım mı taluy?" Etrafta gezdirdiğim gözlerim Livanın sesiyle ona dönmüştü. "Olur" kaşları çatıldı. Saklamaya çalıştığım gerginliğim sesim sayesinde ifşa olmuştu. Liva yanıma gelip bana baktı bense yere bakıyordum. Eli nazikçe çeneme değdi ve kafamı kaldırdı. Ona baktığımda kaşlarındaki çatıklığın yok olduğunu fark ettim. Onun yerine sıcak bir gülümseme takınmıştı. "Korkma taluy bir şey olmayacak. Hazır hissetmiyorsan yapmak zorunda değiliz"
Evet hazır değildim ama asla da hazır olmayacaktım. Ya şimdi ya hiç anlarından birisindeydim. "Öğret bana örten" Liva kafasını aşağı yukarı salladı ve birkaç adım geriye gitti. Ağzını açtığı anda ben bir çığlık kopardım.
Livanın-küt küt-karnına-küt küt-ok-küt küt-saplandı-küt küt.
Kalbimin atış sesi beynimde yankılanıyordu. Liva devrilmemişti. Ama ardı ardına gelen 5 ok daha Livaya saplandı. Çığlığım bütün ormanda yankılanırken mümkünmüş gibi daha da arttı. Liva güçlüydü ama 6 zehrli okla vurulduktan sonra ayakta duramazdı.
Liva yere düşerken ağzıma kapanan bezle çığlığım kesilmiş oldu. Bezdeki koku neydi bilmiyorum ama bilincimi kaybetmeme sebep olmuştu.
Gerisi sadece karanlıktan ibaretti.
𖧷𖧷𖧷𖧷𖧷𖧷𖧷𖧷𖧷𖧷𖧷𖧷𖧷𖧷𖧷𖧷𖧷𖧷𖧷𖧷𖧷𖧷
Selam.
Naber? Napıyonuz?
Laklak yapmadan hızlıca sorulara geçiyorum.
Livayla Hilalin bu kafar hızlı yakınlaşma sebebini anlatabildim mi? (Anlatamadıysam bir düzenleme yaparım tüm bölümlerde ondan soruyorum)
Livayı kim vurdu? Ve neden okla vurdu? (Aslında okla vurulması bile size bir ip ucu)
Hilali kim kaçırdı?
Mayrayı seviyor musunuz?
Mayra biraz kendimi beğenmiş ama akıllı bir ejderha. Neyse kendinize iyi bakın benim gibi kolunuzu sakatlamayın.
İyi kalın 🖐️
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NAGA
FantasyTuruncuyu andıran ama kırmızı olduğunu belli eden gözler... Hayatımı değiştiren gözler... Kendimi sevmemi sağlayan gözler... Görmeden nefes bile alamadığım gözler... Değerli olduğumu hissettiren gözler... Kim olduğumu öğrenmemi sağlayan gö...